Terörsüz Türkiye hedefinde sonuç almanın kararlılığı sürüyor. Bugünlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Komisyonun kurulması aşamasındayız.
Bu aşamada Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) Başkanı İbrahim Kalın, TBMM'de grubu bulunan siyasi partileri ziyaretlerde bulundu. Görüşmelerde; sürecin seyri, PKK terör örgütünün bundan sonrasında yapması gerekenler ve bunlara ilişkin devletin belirlediği yol ve yöntemin ayrıntılarının ortaya konulduğu değerlendiriliyor. Nitekim MİT , sürecin; devlet nezdinde yapılması gerekenlerin hukuki ve siyasi boyutları dışında kalan saha içeriklerini, güvenliğini, muhtemel risklerini yönetmenin sorumluluğunu taşıyor.
TBMM'de kurularak, çalışmalara başlaması gereken Komisyon ise; sürecin ağırlıklı olarak hukuki boyutunu yönetmeye dayalı bir işlev üstlenecek. Bu bağlamda örgütün tasfiye sürecinde hukuken yapılması gerekenleri, yeni düzenleme ihtiyaçlarını, mevcut mevzuat hükümlerinin yeterliliğini belirleme ve hukuki ihtiyaçları hukuk yoluyla giderme işlevini yerine getirecek. TBMM' de grubu bulunan siyasi partilerin milletvekili sayılarına göre belirlenen üye sayılarıyla oluşturulacak olan Komisyon, millet adına bu sürecin yönetilmesinde aktif rol üstlenecek.
Bugün gelinen noktada terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşmesine yönelik toplumsal destek, %70'lerin üstüne çıkmıştır. Bu son derece önemli ve değerli ortak duygu ve düşüncede buluşabilme iradesidir. Bu iradeyi hayal kırıklığına uğratmamak, ortak paydayı zedeleyici yaklaşımlardan uzak durmak, bu sürecin baltalamasını isteyen Türkiye hasımlarının provokasyonlarına, şer heveslerine karşı kenetlenmek hayati değerdedir. Sürecin seyri ile ilgili zihninde soru işareti olanlar, samimi sorgulama ve buna dayalı yapıcı eleştiriler yapanlar mutlaka dilkate alınmalı ve ortaya koydukları varsa çekinceleri dinlenerek, ortak paydanın daha da güçlenmesi adına cevapsız bırakılmamalıdır.
Bu noktada hiç kimse bir başkasının rolüne bürünmemelidr. Herkes kendi sorumluluklarının bilincinde ve tutumunda olmalıdır.
Bu noktada özellikle DEM bu duruma çok büyük özen göstermelidir. DEM sözcülerinin sürecin ruhuyla, işleyişiyle, içeriğiyle çelişen, kendilerinden daha çok örgüt adına açıklama yaparak, şartlı cümleler kurmaları doğru değildir. Bırakınız örgüt atacağı adımları ortaya koysun. Asıl DEM'in bundan sonra nasıl bir siyasi parti olacağı bir çok unsurdan çok daha önemlidir. Siyasi riski üstlenmek pahasına, terör örgütüne tarihi çağrıyı yapan MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli, aynı zamanda DEM'e de çağrısı olmuştu. "DEM'in Türkiye partisi olma çabasını takdirle karşılıyorum" sözü MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli'ye aittir. Bu sözün, bu çağrının gereğini yerine getirmek, esasen PKK'nın tüm kollarıyla ortaya koyacağı nihai tutumdan bağımsız olarak DEM'den beklenendir. Nitekim bugün kadar "İmralı irademizdir" diyenlerin, bugün İmralı'dan gelen açıklama da DEM'in Türkiye'nin bütünlüğüne dayalı, Türkiye partisi olma çağrısıdır.