Terörsüz Türkiye hedefinde gelinen aşamanın hassasiyetleri

Terörsüz Türkiye hedefinde PKK terör örgütünün açıklamasıyla yeni bir aşamadayız. Bu yeni aşama son derece önemli bir fazı içeriyor. Her şeyden önce fesih sürecinin nasıl işleyeceğinin belirlenmesi, silahların tesliminde hangi yol ve yöntemlerin benimseneceği, örgüt mensuplarının elebaşlarından başlayarak, diğer tüm unsurlarının hukuki olarak nasıl bir uygulamayla tasfiye edileceği bu yeni aşamanın en önemli hususlarıdır. Bu hususlar esasen teknik bir içeriğin uygulamalarına dayanıyor ve bu konuda devletin hazırlıklı olduğunu, yol ve yöntemin belirlenmesinde devlet iradesinin belirleyici olacağını saptamak gerekir.

PKK terör örgütünün yaptığı uzun açıklama tek taraflı beyandır ve örgütün kuruluş ve işleyişini kendi açılarından geçmiş zaman cümleleriyle açıklama çabasıdır. Asla devlet nezdinde bir hükmü ve bağlayıcılığı yoktur. O günden bugüne üzerinde tezvirat yapan bazı çevrelerin dilinde yer bulan bir anlaşma metni değildir. Bir anlaşma içeriği taşımamaktadır. Diğer bir yanıltıcı çabada, PKK açıklamasının örgütün tüm unsurlarını kapsamadığı yönündedir. Oysa kurucu örgüt PKK'dır ve onun eseri olan PYD, YPG, SDG, PEJAK gibi yapılar PKK türevleridir, PKK'nın kollarıdır. KCK' da yine PKK'nın peydahladığı sözde çatı devlet yapılanması, sözde anayasal çerçevedir. Kısacası hepsi PKK'nın eseridir ve hepsinin lideri de Öcalan'dır. Dolaysıyla PKK demek hepsi demektir ve açıklama da hepsini kapsamak zorundadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurguladığı gibi örgütün Suriye, Irak, Avrupa gibi nerede varlığı söz konusuysa ve uzantısı hangi ad altında olursa olsun fesih kararı, silah bırakma kararı hepsini kapsamaktadır. Devlet ancak böyle kabul etmektedir. Aksi düşünülemez, uygulanamaz. Hiç kimse isim aldatmalarına kanmaz. Hele devlet asla kanmaz, kabul etmez.

Şimdi gelinin aşamada teknik çalışmaların yanı sıra son derece önemli bir başka husus, terörsüz Türkiye hedefinde toplumsal ve siyasi desteği en yüksek seviyeye çıkartabilmektir. Emperyalist odakların hedefimizi; köreltmeye, bozmaya yönelik her türlü şer çabasının olacağını hesap etmeden adım atılmaması esas olmalıdır. Diğer bir ifadeyle terörden arınmış bir Türkiye hedefiyle zıtlaşan Türkiye hasımları oyunlarına tezgahlarına, komplolarına, provokasyonlarına hazırlıklı olunmalıdır. Bu nedenle tavırların, sözlerin, adımların mutlaka bütünleştirici, hedefle çelişmeyen ve her şeyden önemlisi emperyalist odakları sevindirici nitelikte olmamasına azami özen gösterilmelidir.

Bu noktada DEM'e büyük görev düşüyor. Her şeyden önce PKK vesayetinden, silahın şiddetin vesayetinden kurtulacak olmasının, özgürleşmesinin kıymetini kötüye kullanmamalıdır. Aksine bu ona ferahlık vermeli, tüm Türkiye için dertlenmeli, gerçek bir siyasi parti yapılanmasına dönüşmelidir. Artık bünyesinde silahı, şiddeti terörü öven, örgüt dilini kullananlar için parti disiplini işletebilmelidir. Seçimlere kendi özgür iradesiyle katılmanın mutluluğunu yaşamalı, adayları bile Kandil onayı olmadan belirleyememenin yükünden kurtulmanın sevincini tatmalıdır.