Suriye'nin yeni mücadelesi, yeniden ayağa kalkma mücadelesidir. 13 yıl boyunca baskıcı rejimin kanlı saldırılarıyla tarumar olmuş Suriye'nin; güç toplaması, halkının huzura, özgürlüğe istikrara kalıcı olarak kavuşması yeni mücadele sürecinin esasıdır.
Nüfusunun yarısından çoğunu kaybeden ülkenin insan kaynağına kavuşması, her alanda yeniden yapılanması, yıkılmış bir devletin yeniden kurulması bu mücadele sürecinin ana zeminidir. Tüm toplum kesimlerini, tüm farklılıklarını içeren kucaklayıcı bir siyasi birliğin oluşması bu mücadelenin olmazsa olmazıdır.
Öncelikle bu zemini var edecek olan anayasa hazırlığıdır. Bunun için hiçbir dış müdahaleye fırsat vermeden Suriye'yi Suriyeliler inşa edecektir temel ilkesiyle anayasanın hazırlanması şarttır. Geçiş sürecinin uzamadan, vakitlice kalıcı siyasi yönetimin işbaşına gelmesi heyecanla beklenendir. Tüm kurumlarıyla, ordusuyla, ekonomisiyle, toplumsal hizmet kuruluşlarıyla Suriye'nin ayağa kalkması, birlik ruhuyla davranarak, hiçbir şer odağına fırsat vermeden mücadelenin sürdürülmesi kaçınılmazdır.
Bugünlerde depreşen şer güçlerin şer hedeflerine kavuşma hevesi hızlıca kursaklarında bırakılmalıdır. Kışkırtma, provokasyon, şer hayalleri gecikmeden boşa çıkarılmalıdır. Bu mücadele sürecinde, Özgür Suriye'nin sahici, samimi, gerçek dostu, sırdaşı, yoldaşı Türkiye'nin varlığı, katkısı, desteği çok kıymetlidir. Bu esasen mazlum Suriye halkının yüreğinde ve zihnindeki kıymettir. Bu nedenle de Suriye'nin yeni mücadele sürecinin gerçek dostu, destekçisi Türkiye'dir. Türkiye'nin etkili varlığı olmadan Suriye'nin kalıcı özgürlüğe, istikrara, huzura ve refaha kavuşması mümkün değildir. Bunu bilen şer güçler, fitne odakları yine şer gayretindeler. Bugünlerde Suriye'nin bazı şehirlerinde provokasyonlarla çatışma ortamı oluşturma şer çabaları dikkat çekicidir.
Bu noktada başta Mısır, Irak, Lübnan, Libya olmak üzere bölgede yaşanılan tüm kötülüklerden ve yanlışlıklardan dersler çıkarılarak, uzak durulması gerekir. Bunun için de Türkiye modeli esastır. Öyle de olmalıdır.
Suriye'nin kalkınması için de büyük fırsatlar Türkiye'nin atacağı kararlı adımlarla mümkündür. Doğu Akdeniz'de tıpkı Libya ile yapıldığı gibi Suriye ile de deniz yetki alanlarının paylaşımına dayalı münhasır ekonomik bölge anlaşması gecikmeden yapılarak, Doğu Akdeniz'de dayatılmak istenilen yeni sömürge jeopolitiğinin yapılanmasına karşı bir hamle daha gerçekleştirilmelidir. Böylece hem Suriye hem de Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki haklarının yüzölçümü artarak güvenceye kavuşmuş olacaktır.
Öte yandan 2009 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığında Katar'da imzalanan ama Esad'ın engeli nedeniyle hayata geçemeyen Avrupa'ya uzanacak olan doğalgaz boru hattı projesi de gerçekleşmelidir.