Suriye'de PKK açmazı

Terörsüz Türkiye hedefinde yol alınmaya çalışırken, Suriye PKK'sı ayak diremeye devam ediyor.

İlk günden beri ifade ettiğimiz gibi; terörsüz Türkiye hedefi, terörsüz Suriye hedefiyle bütünleşmesi kaçınılmazdır. Esasen PKK terör örgütünün tüm kollarıyla fesih süreci sağlanmadıkça, istenilen huzur ve güven ortamına kavuşmak güçtür. Bu durum tüm bölgenin terörden arınmasını zorunlu kılar.

Bugüne değin yapılan çağrılar, sarf edilen sözler, PKK'nın tüm unsurlarıyla tasfiyesini içeriyordu. Örgüt elebaşının çağrısı da bu yöndeydi. Ancak daha önce denenen çözüm sürecinde olduğu gibi şimdi de yine Suriye üzerinden terörün sonlandırılması baltalanmaya çalışılıyor. Sahnede yine sömürgeci emperyalizm ve soykırımcı Siyonist çete var. Çete başı Netanyahu, ABD Başkanı Trump'ın Suriye yaklaşımını değiştirmek için büyük çaba sarf ediyor.

İran'a saldırarak, Trump'ın Suriye'den çekilmesini engellemeye çalıştı. İlk Beyaz Saray ziyaretinde Trump'tan Suriye konusunda istediğini alamayınca, ikinci ziyaretine daha hazırlıklı gitti ve Trump'ın önüne, Trump'ın ilk başkanlık döneminde 2020 yılında yapılan İbrahim anlaşmasını koydu ve onun mimarının Trump olduğunu hatırlatarak, barış isteyen Trump'a bu anlaşmanın genişletilmesiyle bölgeye barışın geleceğini ifade etti. Bu yolla da Nobel Barış Ödülü'ne aday olması gerektiğini de söyleyerek, Trump'ı en sevdiği konuda okşamayı da ihmal etmedi. Unutulmamalıdır ki, soykırımcı Netanyahu, Trump'un ilk başkanlığından beri dilinden düşürmediği derin ABD'nin has adamıdır ve bu yanıyla da aslında Amerikalıdır. Trump'ın çok da hazetmese de Netanyahu'yu hafife alması kolay değildir. Üstelik ABD içi Trump karşıtı karışıklıklar diri ve canlı tutulurken ve ayrıca Epstein dosyasının Trump'ı sıkıştırması sürerken, Trump'ın bunları kolayca gözardı etmesi mümkün değildir. Tüm bunların yanı sıra ABD'nin ara seçimleri de yaklaşmaktadır.

Trump'ın belki de ABD için tek rasyonel yanı; savaşları sonlandırma çabası, ABD'nin bütçesini savaşlara ayırmak istememesi, Çin'le teknolojik rekabetine odaklanma hedefidir. Bu zeminde Trump'ın Suriye'deki PKK'yı öncelikli kılmayacağını tespit etmek gerekir. İşte Netanyahu'nun hedef aldığı da Trump'ın bu rasyonel yanını, en azından Suriye için, PKK için değiştirmektir. Bunda da şu sıralarda etkili olduğu anlaşılmaktadır. Trump'ın sahadaki temsilcisi Büyükelçi Barrack'taki Suriye'deki PKK'ya yönelik yaklaşımdaki 180 derece değişim bunun işaretidir. Barrack bilindiği gibi temmuz ayında; " SDG' YPG'dir. YPG de PKK'nın türevidir" demişti. Şimdi de; "PKK ile YPG ayrıdır ve bizim müttefikimizdir" demeye başlamıştır. SDG/YPG ile Şam Yönetimi arasında imzalanan ve Suriye kimliğinde bütünleşmeyi öngören 10 Mart Mutabakatı'nı yok sayma çabalarının içine girilmiştir.