Suriye PKK'sı Suriye bütünlüğünü tehdide devam ediyor

Suriye PKK'sı ayak diremeye devam ediyor. Son günlerde SDG adına açıklamalar yapan Suriye PKK'sından Sipan Hemo isimli şahıs, Suriye için yeniden şiddet içerikli cümleler sarf ediyor. Her şeyden önce bu şahıs 10 Mart mutabakatını yani SDG ile Şam yönetimi arasında imzalanan ve entegrasyonu öngören anlaşmayı hiçe sayıyor. Entegrasyon ifadesinden sadece kendilerince anladıkları hususu dile getirmekle yetiniyor. Bunu da; Suriye'nin kuzeydoğusunda işgal ettikleri topraklarda mutlak iradelerinin korunması olarak değerlendiriyor.

Al-Monitör'e verdiği röportajda; Şam yönetimi yerine ısrarla HTŞ demeyi tercih ediyor. Nitekim buna ilişkin bir ifadesinde, HTŞ ile görüşmelerin tıkandığını, müzakereler sürse de savaşa hazırlığın daha ön planda olduğunu söylüyor. Aynı röportajda Suriye PKK'sından Hemo; "Ekim ortasında Şam'da bir toplantıya katıldım. Atmosfer olumluydu ama hiçbir şey yazılıp resmileştirilmedi. Basına yansıyan şekilde üç özel tugay kurulmasına dair sözlü bir anlaşmadan bahsedildi. Biz SDG olarak düzenli orduya benzer birleşik bir yapımız olduğunu ve savunma görevlerini üstlenebileceğimizi söyledik. Ama bunlar sözde kaldı" dedi. Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi; Suriye PKK'sı kendini bir ordu olarak görüyor ve buna ilişkin de Suriye'de kendi varlığını ve iradesini koruyarak eklektik bir yapılanmayla ancak sınırlı bir birlikteliğe niyetleniyor. Bu durum, Suriye'nin bundan sonrası için daha güvenli bir ülke haline gelmesinin önünde bir başka engeli oluşturuyor. Zira Suriye PKK'sı hangi ad altında, hangi kılıf altına girerse girsin sonuç itibarıyla Suriye'deki varlığı, sömürgeci emperyalizmin ve soykırımcı Siyonist İsrail'in desteğine bağlıdır. Suriye'deki alan hakimiyetleri, işgal süreçleri Amerikan Merkez Kuvvetleri Komutanlığı (CENTCOM) tarafından sevk ve idare edilmiştir. Son dönemde de soykırımcı, Siyonist İsrail'in, Suriye'nin güneyinden başlattığı şer hamlelerinin cesaretlendirici desteğini almıştır.

Suriye PKK'sının, terörsüz Türkiye kararlılığı devam ederken kendini bu süreçten soyutlama çabası da hiç kuşkusuz Türkiye açısından çözülmesi gereken bir başka hususu içermektedir. Sonuçta Türkiye'nin açık bir şekilde kararlılıkla istediği ve bunun için bugüne kadar mücadele ettiği en temel husus; Suriye'nin terör örgütlerinden ve terörden arınarak, tüm toplumsal ve siyasi kesimlerin bütünleşmesini sağlayacak yeni bir anayasal ve siyasi zeminin bir an evvel hayata geçmesidir. Böylece Suriye, yaşanabilir güvenilir bir ülke haline gelecektir. Bunun için Suriye PKK'sının tıpkı DEAŞ gibi ve diğer tüm terör örgütleri gibi Suriye'nin güvenliğinin sorunu olmaktan çıkarılması Türkiye'nin kaçınılmaz güvenlik şartıdır.