Suriye'de 54 yıllık babadan oğula geçen Esad saltanatının baskıcı rejimi yıkıldı. Suriye halkının özgürlüğü adına büyük bir imkan doğdu. Bu uğurda büyük mücadeleler verildi. Rejimin acımasız katliamları yaşandı. Çocukların ölü bedenleri sahillere vurdu. Evleri bombalanan çocukların;" sizi Allah'a şikayet edeceğim" feryatları yürekleri dağladı. Bu zulmün karşısında verilen mücadele zaferle sonuçlandı.
Şimdi de herkesin temsil edileceği halkın iktidarının kurulması için yeni bir mücadele iklimine girildi. Ayrıca toprak bütünlüğünün ve milli egemenliğin tam olarak sağlanması için de mücadele devam ediyor. Tüm bunlar için baskıcı rejimin ortadan kalkması gerekiyordı. Zira Suriye'nin terör tarlası haline getirilmesinde koltuğunu korumak adına rejimde pozisyon almıştı. Bu yüzden Esad sadece Rusya ve İran açısından değil aynı zamanda ABD ve İsrail açısından da kıymetli görülmüş ve devrilmesi önceliğini yitirmişti. Mısır'da halkın iktidarının önünü geçmek için darbe tezgahlayanlar, aynı zorunluluğu, aynı maliyeti ve aynı zahmeti yaşamamak adına Suriye' de halkın iktidarının yerine Esad'ın rejiminin korunmasını tercih ettiker. Nitekim yıllardır hep hatırlattığımız gibi ; "bildiğimiz şeytan, bilmediğimiz şeytandan daha iyidir" cümlesini kuran İsrail ve tabiyatıyla ABD idi ve onlar için "bildikleri şeytan" Esad, "bilmedikleri şeytan" halkın iktidarıydı . O yüzden korunup kollandı . Bu durumun bir başka yanması da, ABD-İsrail tasarımı olarak PKKYPG-PYD terör örgütü eliyle Suriye'nin bölünmesine Esad'ın destek olmasıydı.
İsrail'in Esad devrildikten sonra başlattığı Suriye saldırganlığı; güçlü bir halk iktidarının kurulmaması, PKKYPG-PYD'nin Suriye'den sökülmemesi, bölünmüş bir Suriye'nin ortaya çıkması içindir. Yoksa bazılarının gri propaganda için söyledikleri gibi, HTŞ ve SMO'ya verdiği destek için değildir. Ayrıca bunu söylemek ancak akıl tutulmasıyla açıklanabilir.
Bu noktada Türkiye'de bazılarının çaba içinde olduğu görülüyor. Buna eşlik edenlerin önemli bir bölümü Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığında tanınanlardır. Onlar ki; göz kararması, vicdan körelmesi, zihin tutulması içinde davranarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve iktidarının düşmanlığının önde gelenleridir. Suriye'nin özgürleşmesi için yıllardır canıyla, kanıyla mücadele eden halkın iradesine yapılmış en büyük hakaret; Suriye'de rejimin yıkılmasının Batı emperyalizminin, siyonizmin zaferi olarak sunmaktır. Bunu yapmak, Batı emperyalizminin, siyonizmin mikrofonu olmaktır .
Suriye'de oluşacak olan halkın iktidarında tek başına HTŞ olmayacaktır, SMO ve diğer tüm Suriye halkları,Suriye vatandaşlığı zemininde iktidarın ortağıdır, tek sahibidir. Suriye sadece Suriyelilerindir. Suriye'de bugüne değin kirli ajandalarıyla yer alan ülkeler ve onlara bağlı grup, örgüt kim varsa Suriye'nin geleceğine artık hükmedemezler.

102