PKK terör örgütünün tasfiye sürecinde tüm zorluklar aşılmaya çalışılıyor.
Bir yandan örgütün iç yapısının ortaya koyduğu refleksler, öte yandan örgütü bugüne değin kendi şer çıkarları için kullanan emperyalist güçlerin yaklaşımları bu zorlukların esasını oluşturuyor.
Örgüt elebaşı Abdullah Öcalan'ın örgütün feshine yönelik çağrısından sonra örgütün fesih kararı vermesine, silahların sembolik olarak yakılmasına, örgütün çekilme kararlarına rağmen atılan tüm bu adımların hala beklenilen düzeyde olmaması, Öcalan'ın nezdinde nasıl değerlendirildiği bilinmelidir. Özellikle Suriye PKK'sının bu sürece dahil olmama direnci yine Öcalan nezdinde nasıl açıklanmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) faaliyet gösteren komisyon faaliyetlerinin sonuna yaklaşırken, hazırlayacağı raporun içeriğinde hukuki düzenlemelere yol gösterici nitelikte öneriler içermesi, terörsüz Türkiye hedefinde gelinen noktanın hızlanması açısından büyük önem taşımaktadır.
Tüm bunlar açısından son günlerde İmralı'ya gidilip gidilmemesi üzerindeki tartışmanın siyasi hesaplar bir yana meselenin çözümüne dair taşıdığı anlamın ne olduğunun da bilinmesi gerekir.
MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli'nin son grup toplantısında yaptığı konuşmada İmralı'ya gidilip gidilmemesi konusunda yapılan tartışmalara dair ortaya koyduğu tavır, çok net ve çarpıcıydı. Bu hususta Bahçeli; "Meclis'te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum; alırım yanıma üç arkadaşımı; kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten, gocunmanın, çekinmenin, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem" dedi.
Bu sözler üzerine gözler TBMM Komisyonu'nun alacağı karara yönelmişti ve komisyon İmralı'ya çoğunluk oyuyla gitme kararı aldı. Ancak CHP İmralı'ya temsilci göndermeyeceğini duyurdu. Bu durum yeni bir siyasi tartışmaya zemin hazırlayacağına işaret etmektedir.
Gelinen noktada hedeflenen terörsüz Türkiye sürecinde esas olan, terör örgütünün arkasındaki emperyalist odakların, Siyonist çevrelerin oyunlarının bozulmasıdır. Bu zorlu bir mücadeledir. Bu mücadelede oy hesabı, seçim kaygısı, dar siyasi çıkar hesabı yapılamaz. Meselenin köklü bir şekilde çözümü, Türkiye'nin siyasi, ekonomik, toplumsal ve her açıdan yükselişine işaret eder. Bu tablo, herhangi bir siyasi partinin sadece kendisine çıkar sağlayabileceği bir tablo olamaz. Herkesin topyekûn kazanç sağlayacağı bir tablodur bu. Bugüne kadar verilen mücadele tam bağımsız Türkiye'nin geleceğini güvenli kılma mücadelesidir.

5