Sömürgeci, işgalci emperyalizmin soykırımıcı siyonist terör karakolu İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından İran'a başlattığı hava saldırıları devam ediyor. Yaptığı hava saldırılarıyla İran'ın üst kademe generallerini katlettikten sonra, sadece askeri-stratejik-nükleer tesisleri değil, sivil hedeflere de saldırılarını sürdürüyor.
İran ise bu saldırılardan bir süre sonra dalgalar halinde baristik füzeler fırlatarak karşılık verdi. İlk dalgaların başladığı süreçte İsrail'in hava savunma sistemi İran'ın fırlattığı füzelerin birçoğunu havada etkisiz hale getirmesine rağmen az da olsa bir kısmı demir kubbeyi açarak etkili olmayı başardı. Şimdi ise İran daha çok hipersonik füzelerle çok daha fazla etkili olmaya başladı.
İsrail daha önce yaşamadığı kadar İran'nın etkili karşılık vermesiyle yüz yüze. Bu durum eli kanlı,bebek katili soykırımcı Netanyahu'nun daha fazla azgınlaşmasına zemin hazırlıyor. Aslında Netanyahu istediği aşamanın içinde olduğu söylenebilir. O aşama ki, İran'dan gelen bir miktar etkili saldırılarla, asıl küresel efendilerinin sonsuz desteğini yeniden pekiştirmesine, içeride etrafındaki desteğin derlenip toparlanmasına katkı sağlamasına yarayacak aşamadır. Ancak bu aşama; hem süreklileşir hem derinleşir üstelik hem de bir üst aşamaya geçerse, o zaman Netanyahu için istediğinin fazlasının çok büyük sıkıntısını yaşar.
İsrail bu saldırıyla sadece İran'ın nükleer programını hedef almadı. Aynı zamanda bölgenin terörden, terör örgütlerinden arınmasını da engellemeyi hedefledi. Çok iyi biliyor ki; terörsüz Türkiye hedefi , terörsüz Bölge hedefidir. İsrail, başta Suriye olmak üzere Irak ve İran' da terör örgütleri eliyle alan etkinliğini sürdürmek istiyor. Böylece Türkiye'ye karşı elinde koz olsun istiyor. Zira en çok istemediği en güncel meselesi; Suriye'nin tüm toplumsal ve siyasi bütünleşmeyi sağlayıp, toprak bütünlüğünü de başararak, sağlam bir halk iktidarının oluşmasıdır. İsrail için Suriye; bir devlet, ülke değil, istediği gibi kullanabileceği tampon coğrafyasıdır. Bunun içinde terör örgütleriyle ilişkisinden sonuç almaya devam etmek istiyor.
Öte yandan Netanyahu, Trump'ın kendisine yönelik kişisel soğukluğuna karşı da önlem alıyor. İran'la yürütülen nükleer müzakerelerin belirleycisi Trump değil kendisi olsun istiyor. Bu arada Gazze soykırımına karşı Madlenn yelkenlisinin ve ondan sonra başlayan karadan kitlelerin yürümesinin toplumsal düzeyde küresel etkilerinin gündemde olduğu bir dönemde İran'a saldırarak, Gazze soykırımının konuşulmamasına da yol açmış oluyor.
Bu arada belirtilmelidir ki; İsrail'in asıl İran rejimini değiştirmek için bu saldırılarını sürdüreceği fikri gerçekçi değildir. Zira mevcut rejim yıkılırsa yerine hangi iktidar kurulmuş olacak sorusunu sormadan peşinen İsrail'in İran'da rejim değişikliği en temel hedefidir denilemez. İsrail'in korunup kollanması için İran rejiminin varlığı kıymetlidir. Unutulmamalıdır ki, bir güç ayakta kalabilmek için bir karşıta, düşmana ihtiyaç duyar. O düşman yoksa kendisi yaratır. Yarattığı düşman, kendisini aşacak kadar güçlü olmamalıdır ama onu diri, her daim uyanık tutacak kadar gücü olmalıdır.

66