Haçlı-Siyonist emperyalizmin şer hedefi

Sömürgeci, işgalci, bölücü emperyalizmin Siyonist, terörist karakolu İsrail, şer ajandasının hedefine doğru adım adım ilerliyor. Hedefin ne olduğunun yıllardır yazıp söylediğimiz gibi; öncelikle Doğu Akdeniz'de yeni sömürge enerji jeopolitiğini yerleşik kılmaktır.

Bunun için sınırların değiştirilmesi hedefleniyor. Filistin'i haritadan silmek, Lübnan, Suriye ve Irak'ta da yeni haritalar oluşturmak arzulanıyor. Yeni haritalar hedefiyle Siyonist projenin koridorlarının açılması da planlanıyor. Böylece parçalanmış ülkeler tamamen İsrail'in kontrolüne geçmiş olacak. Bu arada PKK terör örgütü eliyle tıpkı kendisi gibi karakol işlevi üstelenecek yeni bir parçanın da montajı sağlanmış olacak. Bu yolla bölgenin en güçlü aktörü Türkiye'nin de kıskaca alınması kolaylaşacak. Bu şer heves için soykırım sürüyor. Lübnan üzerinden de adım adım ilerlemesi isteniyor.

Lübnan'da Hizbullah ve İran bahanesiyle bölgeye terör estirilmeye devam ediliyor. Kitlesel olarak insanlar ya soykırıma tabi tutuluyor ya da yerinden yurdundan sürülüyor. Hizbullah'ı çökerterek işleyen süreç, İran'ı da tamamen etkisizleştirecek kapsamlı bir mekanizmayı içeriyor. Hem Lübnan'da Hizbullah'ı hem İran'ı içeriden vurarak ivmelenen bu süreç en etkili saldırılarla sürüyor. Hizbullah'ın nerdeyse mevcut tüm üst yapısı öldürülerek, İran'da da çok sayıda önemli suikastları başararak, hem diğer ülke yönetimlerine hem de bölge halklarına gözdağı veriliyor.

Öncelikle istihbarat yapısını zaafa uğratarak, hem Lübnan'a hem İran'a yönelik peş peşe yapılan hamleler, İsrail'in şer planının ilk en önemli fazıydı ve şimdi devamında nihai şer hedefine ulaşmanın çabasında olacağı açıktır.

Gerek Lübnan'da gerekse İran'da yaşanılan istihbarat zaafının en çarpıcı açıklaması eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinajad'dan geldi. Ahmedinejad, yaptığı açıklamada, "İsrail'e karşı koyma birimi kurduk başındaki kişi MOSSAD ajanı çıktı" ifadelerini kullandı.

Bu çarpıcı açıklamanın yanı sıra bir süredir İran'da bir casusluk şebekesinin varlığı hep konuşuluyordu. FETÖ benzeri bir yapılanmanın varlığı üzerinde ciddi kaygılar ve şüpheler giderek artıyor. Bu noktada ifade edilmelidir ki; "İslam" kavramı önüne sıfat konulmasını gerektirmeyecek kadar açıktır. Bu nedenle "ılımlı" ve "radikal" sıfatları önünü konmuş; "ılımlı İslam" ve "radikal İslam" kavramları İslam'ın ürettiği kavramlar değil, Haçlı-Siyonist emperyalizminin gizli servis laboratuvarının yapay mahsulüdür. Her iki kavramda Haçlı-Siyonist emperyalizminin İslam coğrafyasındaki mızrak ucudur.