Gazze planının içeriğinde Filistin geleceği

Gazze'de ateşkes anlaşmasıyla karşılıklı esir takası gerçekleşti. Mısır'da da birçok ülke liderinin katıldığı Gazze zirvesi toplandı.

Adına "barış planı" denilen ve ABD Başkanı Trump tarafından duyurulan "Gazze Planı" kapsamında ilk adım esirlerin karşılıklı serbest bırakılmasıydı. Şimdi ikinci adımın nasıl gerçekleşeceği üzerine odaklanılmış durumda.

Bunun için bütün gözler HAMAS'a çevrildi. Söz konusu plan ortaya çıktığında HAMAS, kendisinden istenilen silahları bırakması, savunma-direniş tünel sisteminin yok edilmesi ve pozisyonundan vazgeçmesi hususunda verdiği ilk cevap, özetle kendisinden istenilenin ancak İsrail'in tekrar saldırmayacağına dair verilecek kuvvetli bir uluslararası garanti karşılığında ve oluşturulacak Filistin yönetimine devriyle mümkün olacağı yönündeydi.

Bu açıklamaya ilişkin, ABD-İsrail'in nasıl bir tutum içinde olacağı henüz belli değil.

Esasen bu planın içeriğinde; Filistin'in geleceğine dair belirgin hiç bir şey olmadığı gibi 2 yıldır yaşatılan soykırıma dair de zerre bir hassasiyeti yok. O yüzden de ABD Başkanı Trump'ın da açıklamalarında Gazze'de yaşatılan vahşete dair en ufak bir cümle duyulmuyor.

Dün İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmada da aynı anlayışını sürdürdü. Bol bol eli kanlı, bebek katili Netanyahu'yu övdü, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'dan Netanyahu hakkındaki davalara ilişkin af edilmesini de istedi. Trump buradaki konuşmasında İsrail'e verdiği sofistike silahlarla övündü ve bu silahlarla İsrail'in çok iyi işler yaptığını ifade etti.

Evet o silahlarla çoğu çocuk- kadın 100 bin insanı katledildi. Evet o silahlarla 21.yüzyılda soykırım yaşatıldı.

Trump konuşmasında 20 İsrailli rehinin kurtarılması dışında Filistin'e ve Gazze'deki katliama dair tek bir cümle kurmadı.