Acısıyla Tatlısıyla 10 Muharrem Aşura Günü

Hicri takvimin ilk ayı 1 Muharrem ile başlar. Muharrem ayının Müslümanların kültürel ve tarihi hafızasında ortak değerler bakımından çok büyük bir önemi vardır. Özellikle de 10 Muharrem Aşure günü. Aşure gününün Müslümanlar açısından en elim hadisesi Kerbela'da Hz. Hüseyin'in haince ve zalimce şehit edilmesidir. Bu olay aynı zamanda o güne kadar bir ve beraber hareket etmeye özen gösteren İslam ümmetinin içerisinde derin çatlakların ve kamplaşmaların zemini olmuştur. Bu hadiselerden sonra ana görevi i'layı kelimetullah olması gereken ümmet, bir daha itikadi ve siyasi birlik anlamında belini doğrultamamış; Sünni ve Şii ayrışmaları ile enerjisini kendi içerisinde tüketmiştir.

Malumdur ki, Sünnilik ve Şiilik İslam dünyasının kendi içerisindeki iki ana kültürel ve siyasi kanadı temsil eder. Bu iki farklı dünyanın olaylarla ilgili tavır ve tarafları da çoğu zaman birbiri ile rekabet içerisinde yürür. Onları bir araya getiren ortak değerler ise oldukça nadirdir. Bunların başında ehl-i beyt sevgisi gelir. Gerçekten de Hz. Peygamberin evladını hele de ciğerparesi torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'i sevmek bir iman ve vefa alametidir. Bu sevgide Sünnilik hiç de Şiilikten geri kalmaz. Ancak bu sevginin tezahürleri iki medeniyetinde kurduğu dünyada kendini farklı gösterir: Şiilikte matem, Sünnilikte ise dostluk, kardeşlik, ikram, dayanışma ve paylaşma. Onun için bizim Sünni dünyamızda aşure eşittir ikram, ibadet ve muhabbet demektir. Bu muhabbet İslam kültür ve medeniyetinde tekke edebiyatından tutun da her türden hat, naat ve tezhibe kadar kendini göstermiştir. Matem üzerine kurulu bir toplum ile muhabbet üzerine kurulu köklü medeniyet arasındaki fark her alanda kendini gösterir. Özellikle de geçmişte yaşanan trajik hadiselere takılıp kalmamak noktasında.

İslam medeniyetinin iki ana kolunun birbirlerine zıt istikamette anma ve kutlama faaliyetleri sergilemesi onların birbirlerinin rakibi veya düşmanı olduğu anlamına gelmemelidir. Zira herkes tarihte önemsediği bir hadiseyi yine kendi kültürel algısına göre ihya edebilir. Birinin mateme vurgusuna karşılık diğerinin muhabbeti öne çıkarması birbirlerinin damarına basmak olmak anlaşılmamalıdır. Dünya ahvalinde aynı anda kimi sevinir, kimi üzülür. Tıpkı hastanelerin doğum servislerinde sevinenlerin, yoğun hastalarına bir kastının olmaması gibi. Ancak toplumsal hadiselerde herkes gördüğü ve yaşadığının kendince önemsediği bir yönünü öne çıkardığı için, zahirde de kırgınlıklar ve farklılıklar ortaya çıkabiliyor. Oysa işin gerçeği bambaşka. 10 Muharrem aşure gününün insanlık açısından önemi ve yad edilmesi Kerbela hadisesi ile değil neredeyse insanlık tarihi ile başlar. Bu anlamda aşure günü bir anlamda insanlık tarihinin de ortak değerini oluşturur. Şöyle ki;

Arap dilinde 10 sayısından ismini alan aşurenin pek çok anlamı vardır: Onuncu kişi, bir şeyin onda biri, doğumu yaklaşan deve, hamile kadın, reçineli ağaç, toplulukta yaşamak, insanlara güzel davranmak, evin hanımefendisi, Muharrem ayının onuncu günü demektir. Ancak aşura günü, İslam'la birlikte özel bir anlam kazanmıştır. Bugünkü anlamda bizim aşure günü ibadet ve faaliyetlerimiz tamamen İslam'la bize bahşedilmiş güzelliklerdendir.

Kuran'da türevleri ile birlikte pek çok yerde aşere/aşure kelimesi geçer. Kelime bazen on sayısını, bazen yirmi sayısını, bazen onda bir sayısını ifade eder. Bazı yerlerde de topluluk, arkadaş, birlikte yaşamak, hısım ve akraba olmak anlamlarını ifade eder. Bu nedenle aşere/aşure kelimesinin İslam kültür ve medeniyetinde oldukça zengin bir kullanımının olduğu görülür. Hatta İslam hukuku alanında toprak mahsullerinin zekatı, topraktan alınan vergi oranı, vergi memuru anlamlarında da yaygın olarak kullanılır. Hele de İslam kültür ve medeniyetinde sahabe sevgisini ziyadesi ile hissettiren kavramlardan birisi de cennetle müjdelenen sahabeleri için kullanılan aşere-i mübeşşeredir. Gelelim aşure kelimesinin daha özel bir anlamda hafızalarda yer etmesine: