Zıtlıkların Ahengi

Uçsuz bucaksız bir evrende, sebepsiz hiçbir şeyin ve tesadüfün olmadığı bu kâinatta; insan hangi zerreye baksa, onda sonsuz kudret sahibinin nakşettiği sayısız hikmet ve manayla temas ediyor. Kâinatın özüne nakşedilmiş bu ilahi sırları idrak edebilmek için biraz durulmak ve gönlümüzdeki yüklerden kurtulmak gerekiyor. Şuurlu bir nazar ile bakınca tüm sırlar insana aşikâr oluyor.

Mesela zıtlıklardaki kusursuz ahenk ve uyum gibi. Evet, zıtlıkların içerisinde, insanı hayrete düşüren bir ahenk ve uyum vardır. Zıtlıklar birbirini tamamlar ve birbirini kıymetlendirir. Mesela gece ve gündüz, iyi ve kötü, sağlık ve hastalık, gençlik ve yaşlılık, yaşam ve ölüm gibi…

Hayat öylesine hızlandı ki şehirli insan artık nefes nefese yaşıyor. Mütemadiyen bir yerlere yetişemiyor ve işlerimizi bitiremiyoruz. Tüm bu telaş ve koşturmaca içerisinde insan ancak gecenin merhametli ve teskin edici bağrında dinlenebiliyor. Nitekim Allah'ı Zülcelal: "Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu dinlenme hali kılan, gündüz vaktini ise bir diriliş ortamı yapan O'dur" buyuruyor (Furkân Suresi / 47. Ayet). Evet içinde karanlık ve aydınlık; hareket ve sakinlik gibi zıtlıkları barındıran zamanın bu iki zıt dilimi arasında birbirini tamamlayan ve kıymetlendiren bir ahenk var. Tuhaftır ki zıtlıkların içerisinde başka zıtlıkların ahengi ve uyumu var.

Bazen ışık insanın görmesine mâni olur bazen de karanlık görmemizi sağlar. Bu durumu Aliya İzzetbegoviç şu güzel örnekle açıklar; "Eğer gece olmasaydı yıldızlı gökyüzünün muhteşem manzaralarından mahrum kalacaktık. Dolayısıyla ışık bizi "görmek"ten mahrum bırakırken karanlık "görme"mizi sağlamaktadır."

İyi ve kötü kavramlarına bakalım bir de. Şayet hassas bir yüreğiniz varsa, dünya sizi örseler, yıpratır ve mutsuz eder.

Neden insanlar bu kadar kötü

Neden insanlar bu kadar acımasız

Bu soruları kendimize ne çok sorduk değil mi Halbuki her şey zıddıyla kaim. Şayet kötülük ve kötü insanlar olmasaydı; iyilik ve iyilerin kıymeti bilinir miydi Asla bilinmezdi. Çünkü iyiyi ve iyiliği kıymetlendiren şey kötünün ve kötülüğün varlığı. Zehir ve panzehir gibi. Biri öldürürken diğer yaşatır. Biri hayatı diğeri ise ölümü hatırlatır.

Kaderin en muhteşem tecellisi olan ölüm hakikati olmasaydı yaşam bu kadar anlamlı ve değerli olur muydu Sonsuza dek yaşayacak olma düşüncesi bile insanı amaçsızlığa ve umutsuzluğa sevk ediyor. Zira dünyanın hangi yönüne baksanız orada insanın ıstırabına, gözyaşına, mağduriyetine tanık oluyorsunuz.