Liman var mı sığınılabilecek Fırtınalı denizden korunabilecek Yoksa sadece zihnimizdeki bir yanılsama mı o liman Dünyanın her yerinde, neredeyse herkesin, gittikçe karmaşıklaşan küresel sistem karşısında, kafasında taşıdığı soru bu. İşte o yüzden, dünyanın her yerinden herkes, bedenen olmasa bile kalben, Smuud filosunun teknelerine akın akın doluştu. Sadece o cesur 497 kişi değil, milyonlarca insan o teknelere tutundu. Herkes, Filistinli çocukların kurtuluşuna bağlamıştı, insanlığın da kurtuluşunu.
Brezilyalı Avila'nın, teknenin telsiz mikrofonundan kararlı seslenişinin dalga dalga yayılması da ondandı:
"İsrail'in Gazze'deki Filistin halkına karşı uyguladığı yasa dışı kuşatmayı kırmak ve insani bir koridor oluşturmak için şiddet içermeyen bir dayanışma misyonu olduğumuzu bildiririz.
Biz sadece gıda yardımı taşıyoruz, su filtresi taşıyoruz, koltuk değneği taşıyoruz, açlıktan öldürdüğünüz insanlar için bebek maması taşıyoruz. (…) Biz uluslararası sulardayız ki bu, sizin yetki alanınızda değil. Filistin topraklarına doğru ilerliyoruz."
Smuud filosunun yönlendirme komitesinden Thiago Avila'nın, İsrail güçlerine seslenirken kurduğu cümlelerdeki koyu renkle belirttiğim ifadelerin masumluğu, haklı olmanın çelik iradesini somutluyordu. O, gücünü, güçsüzleri korumaktan alan bir yeni zaman kahramanıdır artık. İyiliğe rehberlik eden bir filoya kol kanat gerdik hepimiz. "O gemide ben de olsaydım" şarkılarını söyledik. Başka limanlardan el salladık.
Kıyıdaki bebeklere ulaşabilme umudunun güzelliği, zorbalığın kötülüğünün üstüne çıkınca, sahilde ellerini uzatmış bekleyen çocuklara ulaşamadan gözaltına alındılar. Gözaltına alanların da kalplerini o teknelere dolduran dünyanın geri kalanı tarafından gözaltına alındıkları unutulmasın.
Smuud filosunun tüm tekneleri, "Korkma biz buradayız" mesajını deniz üzerine yazan birer cümleydiler. Deniz ise, her dilden insanın okuyabildiği bir dilde, umut dolu bir mektubun yazıldığı mavi bir kâğıt gibiydi.
Üstelik, Gazze'de açlıkla öldürülen çocukların karşısındaki blok, dünyanın en büyük silahlı gücü olmanın çok daha ötesinde bir güce sahipler: İletişimin manipülatif gücüne. Yeni savaş alanlarının insanların zihinleri olduğu gerçeğini iyi bilen, sosyal medyayı, dijital dünyayı kontrol eden, X'in patronu Musk'tan "o bir dost" diye söz eden, algoritmaları yöneten bir bloğun ablukasına karşı denize açılmak hiç de kolay değildi.
100 yıl önce, W. Lipman, "Kamuoyu" kitabında, insanın dünyayı kendi yaptığı haritalar üzerinden algıladığını yazmış, sembol ve duyguların öneminin altını çizmişti. Ve Lipman, bir Yahudi'ydi. "Halkla ilişkilerin babası" olarak bilinen Bernays (ki dayısı Freud) da Yahudi'ydi. Her ikisi de iletişim bilgisini, büyük sermayenin hizmetine sunan isimlerdi. İsrail'in tarihsel olarak sahip olduğu iletişim bilgisi sermayesi, masum bir filonun kurduğu cümleler karşısında çaresiz kalıyordu.