CHP'nin iki büyük sorunu -devam-

Geçen hafta CHP'nin iki büyük sorunundan ilkini yazdım. "Halkın iktidarını gerçekleştirme davası" için kurulduğu halde, "kişilerin iktidarını gerçekleştirme" odaklı yapıya dönüşmesi temel sorun.

İkinci büyük sorunu ise; Önce kendisiyle, sonra toplumla ilişkisinde ve iletişiminde yaptığı hatalar. Her tür örgütte, iletişimin sağlıklı olmaması körleşmeye, tıkanıklığa, tekrara ve bozulmaya neden olur. Her yeni karar, krizleri daha da büyütmeye yol açar. Hatalar, yeni hataları getirir.

Oysa kriz durumunda sağlıklı iletişimin üç temel hedefi olur;

Bir, krizin zararlarını azaltarak etkisinin yayılmasını önlemek,

İki, krizi faydaya çevirmek,

Üç, krizi bitirmek.

Bu hedeflerin gerçekleşebilmesi için de yönetimin sakin, özgüvenli ve örgütsel hedef odaklı bir anlayışa sahip olması gerekir. Ne yazık ki "krizler yüzyılı"nda, CHP'den başlayarak pek çok kurum ve ülkede, çağın gereklerine göre iletişim yönetimini güncellemekte zorlanılıyor.

CHP, küresel analizde miyop politika anlayışını terk etmediği için yaşanan sorunların sonu gelmiyor. Kamuoyunu, seçmeni, teşkilatı yoruyor. Yorgunluk, bir süre sonra ilgisizliği doğuruyor ki, son dönemdeki mitinglerde bu durum görülüyor. İletişim politikasını sosyal medya odaklı planlamak, yankı odalarına hapsolarak gerçeklikten uzaklaşmasına yol açıyor. Örneğin il binasını, ilçe binalarına kaçırmak akıl tutulması dışında açıklanamaz. Mahkeme il başkanını geçersiz saydı, il binasını değil. Genel Merkeze gaz maskesi, makarna stoklamak da akıl tutulması.

Sağlıklı bir analiz yapılabilse, "cephelerin" çoğaldığı bir küresel gerçekliğin farkına varılabilir. Bu analiz, ülkeler söz konusu olduğunda "iç cephe" ve "dış cephe" ayrımını önümüze koyar. Mustafa Kemal Atatürk'ün, Nutuk'ta, "Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün milletin oluşturduğu cephedir. Dış cephe, ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir" saptaması bugün yaşamsal değerdedir.

Güçlü devletler dış cepheye karşı içeride birlik oluşturabilen devletlerdir. Etrafımızdaki tehditlerin yoğunlaşması, ülke olarak iç cephemizin birliğini acil öncelik yapıyor. CHP, "kuruluş dava"sını öncelediğinde, iç cephenin önemli unsuru olabilecekken, tam tersi bir görüntü sergiliyor. Bu durum, tedirgin insanları umutsuzluğa itiyor. CHP'nin, iç cephenin önemli bir unsuru olabilmesi, örgütün içindeki cepheleri birleştirerek kendi "iç cephe"sini sağlamlaştırmasından geçiyor.

Siyasi, ticari fark etmeksizin örgütlerin krizlere dayanıklılığı, iç parçalanmanın önüne geçilmesi, güven ilişkisinin tesisi iç iletişim ağıyla ilgilidir. İşleyişe itirazı olanları dışlamak yerine, ortak paydada buluşmanın yolu da "dava" dediğimiz ortak çatıyı öncelemekten geçiyor. Ortak çatının yokluğu, kişileri öne çıkarıyor, klikler oluşuyor. CHP'de siyaset yapmak isteyen idealist gençler, kendilerini kliklerin içerisinde buluyor, heba oluyorlar.