Ukrayna Savaşı, Avrupa'yı yeni bir yol ayrımına zorluyor

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısıyla başlayan Ukrayna Savaşı altıncı ayını doldurmak üzere. Savaşın başında Rusya Devlet Başkanı Putin'in de tahminlerinin ötesinde BatıNATOAB'de Rusya'ya karşı güçlü bir dayanışma sergilendi. Ukraynalı göçmenlerin Avrupa'ya akını ile ilk başta kamuoyunda da Rusya'ya karşı bir tepki oluşurken kendi liderlerinin ortak iradesine destek verildi. Fakat savaş uzadıkça ve Avrupa üzerindeki maliyetler arttıkça savaşa karşı oluşan hava değişmeye başladı. ABD ve İngiltere'nin öncülük ettiği ve bazı Avrupa ülkelerinin de destek verdiği Rusya'ya karşı devreye sokulan keskin politikalar sorgulanmaya başlandı. Saldırının başladığı zamanlardaki yönetimler ve halk bazında oluşan yüksek hassasiyetten dolayı ses vermekten çekinen bazı kesimlerin, savaşın maliyetlerinin Avrupa'da acıtmaya başlamasıyla yavaş yavaş seslerini yükseltmeye başladığını görüyoruz. Savaşın Avrupa'da olması, Rusya gibi tarihî bir bagajı olan bir devletin saldırması AB ülkelerinin ABD öncülüğünde oluşan Rusya karşıtı blokta hızla yer almalarına neden olmuştu. Ama artık işler değişiyor. Saldırı üzerine hızlı ve her alanda alınan yaptırım kararlarıyla Rusya'yı yıpratacaklarını ve köşeye sıkıştıracaklarını düşünen Avrupa kesimi, zamanla doğrudan kendileri etkilenmeye başladılar. Hatta Rusya'ya olan yüksek enerji bağımlılığından dolayı içinde Almanya gibi güçlü ve belirleyici etkiye sahip ülkenin de içinde olduğu çoğu AB ülkesi Rusya'dan fazla sorunla kaygılanıyorlar. Kendisine karşı alınan yaptırım kararlarına sessiz kalmayan Rusya, AB ülkelerini enerji konusunda tarihin en büyük sınavıyla karşı karşıya getiriyor. Öyle anlaşılıyor ki, ilk başta savaşı Rusya'nın saldırganlığı, Ukrayna'nın mağduriyeti ve Ukraynalıların sınırdaki ve Avrupa sokaklarındaki görüntüleri üzerinde okuyan Avrupalılar, artık savaşı doğrudan kendi çıkarları üzerinden okumaya başladılar. Daha şimdiden enerji krizine giren Avrupa'da hiç kimsenin tahmin edemediği tuhaf çözüm önerilerinin gündeme getirilmesine şahit oluyoruz. Enerji faturaları artan ve önümüzdeki aylarda ısınma sorunu yaşayacağı kuvvetle muhtemel olan AB ülkelerinin, doğrudan savaşın acı reçetesiyle karşı karşıya gelince savaşa bakış açıları değişiyor. Artık savaşı doğrudan kendi üzerlerindeki etkileriyle değerlendirmeye başlayanların sayıları hızla artıyor. Sonbahara doğru Avrupa'da havalar soğudukça siyasetin iyice ısınacağını söylemek kehanet olmaz. Savaşın gidişatıyla ilgili Rusya'ya karşı Batı dünyasında üç düzeyde tartışma ve yeni arayışların olacağı gözüküyor. Birinci olarak, ABD ve İngiltere ile AB ülkeleri arasında farklılaşma daha da görünür hâle gelebilir.