Bu kavga bizim kavgamız değil

Ukrayna konusundan bahsediyorum. Türkiye'nin Ukrayna'daki gelişmeler konusunda duruşu nettir. İlkesel olarak devletlerin toprak bütünlükleri ve millî birliklerinin yanında olduğunu her zaman göstermiştir. Ukrayna'ya yaklaşımı da böyledir. SSCB dağıldıktan sonra hiçbir ayırım yapmadan, Ermenistan dâhil bağımsızlığını ilan eden tüm devletleri ilk tanıyan ülkelerin başında Türkiye gelmiştir. Son yıllarda Rusya ile ikili ilişkilerde gelişen ivmeye ve önemli bölgesel konularda iş birliğigörüşme yapmasına rağmen, devletlere yaklaşımındaki ilkesel duruşundan asla taviz vermemiştir. Nitekim, 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhak kararını tanımamış ve her fırsatta bunu gündeme getirmekten geri durmamıştır. Rusya'nın rahatsızlıklarına rağmen başta savunma sanayii olmak üzere belli oranlarda Ukrayna ile ilişkilerini geliştirme gayretini sürdürmüştür. Bayraktar TB2 (SİHA) satışları örneğinde olduğu gibi. Türkiye ilkesel duruşunu Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi sürecinde de devam ettirmektedir. Bu çerçevede, Rusya'nın Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlık ilanlarını tanıma kararının karşısında olduğunu açıkça belirtmiş ve bölgesel barış ve huzurun sağlanması için ülkelerin toprak bütünlüklerine saygının vazgeçilmez olduğunu vurgulanmıştır. Ukrayna doğrudan bizim meselemiz değil Yakın çevremizde gelişen tüm olayların yükünü Türkiye taşımak zorunda değil. Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde hem "Müttefiklerimiz"in hem de Rusya'nın bölgede neden olduğu gelişmelerin maliyeti en çok Türkiye'nin omuzunda kaldı. ABD, Irak'a ve Suriye'ye daldı, maliyet Türkiye'ye kaldı. Rusya, Esad'ın yanında yer aldı, fatura Türkiye'ye çıkarıldı. İster "Müttefik" olsun ister olmasın bölgeye dâhil olan güçler kendi bencil çıkarları peşinde koşarken, Türkiye bir taraftan devasa mültecisığınmacı yüküyle uğraşmak diğer taraftan terör örgütleriyle tek başına mücadele etmek zorunda bırakıldı. Bununla da yetinmediler. Maliyet artsın diye terör örgütlerine sınırsız destek verirken Türkiye'ye örtülü ve açık ambargo uyguladılar. Sebep oldukları tüm bu maliyet ortadayken şimdi kalkmışlar içeriden ve dışarıdan Ukrayna konusunda Türkiye'nin ileri atılmasından dem vuruyorlar. Türkiye'ye söz söylemeden önce 1994 yılında Ukrayna'ya verdiğiniz "güvenlik garantisi"ni yerine getirin. Soğuk Savaş'ın sonunda nükleer tekeliniz kırılmasın diye (ABD, İngiltere, Rusya) bir araya geldiniz. Sözde güvenlik garantileri vererek Ukrayna'nın sınırlarının ve güvenliğinin garantörü oldunuz. Sizin verdiğiniz sözlere güvenerek Ukrayna SSCB'den kalan nükleer cephaneliğini Rusya'ya kuzu kuzu teslim etti. 2013'ten sonra söz konusu garantör ülkelerden Rusya, Ukrayna'ya göz koydu. Adım adım ilerledi ve sonunda işgale başladı. Bir garantör ülke işgal ederken diğerleri "İşgale üç gün var. İşgal yarın başlıyor. İşgal bugün başlıyor" diye tarih verdiler. İşgal başlayana kadar işgalciyi