Türk'ün gerçek kurtuluş güneşi: 30 Ağustos!

Bugün Türk tarihinin kırılma noktalarından biri olan 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin, Büyük Zafer'in 100. yıldönümü Zafere giden yolun birçok yönünden bahsedilebilir. Ancak özellikle taarruz hazırlıkları ve o süreçte yaşananlar hatırlanmaya değerdir. Öyle ki Mustafa Kemal Paşa'ya Başkomutanlık yetkisi TBMM tarafından dört kez verilmiştir. Birincisi 5 Ağustos 1921'de, ikincisi 4 Şubat 1922'de, üçüncüsü de 6 Mayıs 1922'de olmak üzere üçer aylık sürelerledir. Sürenin sınırlanmasını bizzat Atatürk istemiştir. Dördüncüsü ise 20 Temmuz 1922'deki oturumdadır ve bu oturumda Atatürk yaptığı konuşmada "Bugün ordumuzun manevi kuvveti en yüksek derecededir. Ordumuzun maddi kuvveti de fevkalade bir önleme gerek hissettirmeksizin milli emelleri tam bir güvenle elde edecek düzeye ulaşmıştır. Bu nedenle böyle bir yetkiyi devam ettirmeye gerek kalmadığı görüşündeyim.." Yaklaşık bu bir yıllık sürede TBMM'de yoğun eleştiriler ve tartışmalar da olmuştur. Tabii Atatürk'ün bu sırada taarruz hazırlıklarını büyük özen ve gizlilik içinde yürüttüğü anlaşılmaktadır. En önemlisi o savaş ikliminde Atatürk'ün bazı mebusların tereddütlerini reddetmemesi ve bunlara karşı izahatta bulunma tercihidir. Eleştiriler neydi Meclisin herhangi bir şekilde iş göremez hale getirilmesi; üyelerden herhangi biri hakkında keyfi muamele endişesi Nutuk'ta bizzat kendisi bu iki maddeyi ortaya koyarak aslında bu iki ihtimalin TBMM çatısı altında olmaması gerektiğini vurgulamaktadır! Ağustos ayı sonu için verilen karar aslında Haziran ayındadır ve bu kararı o tarihte bilen 3 kişi bulunmaktadır. İsmet Paşa, Fevzi Paşa ve Kazım Paşa. Nihayet 26 Ağustos'u 27'sine bağlayan gece Büyük Taarruz başlamış ve Afyon'un Türk ordusu tarafından alınması yurtta heyecanı artırmıştır. Gerçi günümüze gelindiğinde bırakın heyecanı bu mücadeleyi karalamaya çalışanların varlığı Türk Milletinin mücadelesinin bitmeyeceğinin bir işareti olarak kabul edilmelidir. 30 Ağustos'a gelindiğinde ise düşman mevzilerinin büyük bölümü çökertilmiş ve Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis dahil olmak üzere çok sayıda Yunan askeri esir alınmıştır. Ve artık düşmanın toparlanma ihtimalini ortadan kaldırmak için 1 Eylül 1922'de o tarihe geçen emir verilmiştir: "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" Bu söz Anadolu'nun yeniden tamamen Türk yurdu olmasını sağlamış ve İzmir'e kadar gidilmiştir. Binlerce şehit ve yaralı, vatan uğrunda canını ortaya koyan bir millet... Bir varoluş destanıdır 30 Ağustos'a varan süreç! Bu Büyük Zafer'i taçlandıran bir başka gelişme 1924'te bizzat Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın katılımıyla gerçekleşen ilk törendir. Burada yaptığı konuşma Türk Milleti ve nesilleri için bir manifesto niteliğindedir. Atatürk konuşmasında hem zafere giden süreci ve yaşananları anlatmakta hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin kodlarına ilişkin ifadeleri öne çıkarmaktadır. Tümünü veremeyeceğim için birkaç önemli ifadesini burada paylaşmak