Bir başka özel okul gerçeği ve özel gereksinimli çocukları eğitmek!

Bugün günlük yaşamımızda ve okullarda kimi zaman rastladığımız, yanlarından geçtiğimiz özel gereksinimli özel eğitim alan çocuklarımıza ve onları hayata kazandırmakla görevli öğretmenlerin sorunlarına dikkat çekmek istiyorum. Bu meseleyi sizlerle paylaşmama sebep olan ise verilen eğitimin özel ve özgün olması Ve tespit edilenin dışında ondan daha fazla sayıda bu çocukların varlığı. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri görme, işitme, zihinsel, bedensel yetersizliği olan bireyler ile dil ve konuşma, özel öğrenme güçlüğü, otizm spektrum bozukluğu, down sendromlu olan bireylere yönelik eğitimlerim yapıldığı kurumlar Son yıllarda özel gereksinimli bireylerin gelişimi adına önemli adımlar atıldı, buna yönelik kurumların ve verilen desteklerin sayısı arttı. Bu kurumlar şahıslar tarafından işletilen özel kurumlar da olsa aslında devlete bağlı kurumlar çünkü öğrencilerin eğitimi için 12 ay boyunca devlet desteği sağlanıyor. Hatta devlet eğitimde kamera sistemine geçerek yapılmadığı halde ücreti alınan ders saatlerine son vermek istedi. 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı Milli Eğitim İstatistikleri yayınına göre 2864 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi var. Bu kapsamda 384.471 özel gereksinimli bireye 29.672 öğretmen eğitim veriyor. Ayrıca 10 bine yakın personelle toplamda 40.000 kişi görev yapıyor. Maalesef sorunlar da artmaya ve en önemlisi ticarethane anlayışı öne çıkmaya başladı. Bu konunun bir başka önemli yanı da şu. Kimi veliler bu özelliklere sahip çocukları olduğu halde çeşitli sebep ve kaygılarla ne doktora ne de eğitime yönleniyorlar. Tabii bu durumdaki çocukların bir kısmı da hayata ve topluma kazandırılabilir olduğu halde bu fırsattan mahrum kalıyor. Bir diğeri de buna karar veren velilerin çocuğunun engel durumunu aşmaya yönelik prosedür ve süreçlerle yoğun bir çaba ve strese adım atması İnanın onları çok iyi anlıyorum. Gerçekten bu durum göründüğü kadar kolay değil Sabır istiyor, emek istiyor ve elbette emanet ettiğimiz çocukların uygun ve yeterli bir eğitimle ilerlemesini vazgeçilmez kılıyor. Gelin görün ki uygulamada bazı sıkıntılar var. Kimi çocukların durumu devlet desteğini aşan bir seviyede olduğu için ek ücretle eğitim destekleniyor. Tabii herkes de bunu veremiyor. Kimi zaman ise gittiğiniz kurumda yeterli ilgi ya da istediğiniz kalitede bir eğitimle karşılaşamıyorsunuz. Mutlaka işini iyi yapan kurumlar da mevcut ama bu tür problemler bazı aileleri süreçten ve mücadeleden uzaklaştırıyor ya da yanlış bir eğitim sürecine yaklaştırıyor. Birebir duyduğum ve şahitlik ettiğim problemlerden biri de bu kurumlarda çalışan öğretmenlerin başta ücret olmak üzere özlük hakkı problemleri, motivasyon güçlükleri İşletme sahipleri genelde katkıkâr esaslı ücretlendirme ve buna göre daha uzun çalıştırma tercihinde bulunuyor. Doğal olarak öğretmenlerin bir kısmı bunu sürekli bir iş ya da yer olarak görmüyor. Bu arada hem çalışıp hem KPSS'ye de hazırlananlar az değil. Zaten en temel problem mezun sayısındaki artışlar, devletin açtığı kadro ve alım sayısının örtüşmemesi. Bu durum da özel okul sahipleri için hem bir hak hem de fırsat doğuruyor. Örgüt yönetimi ve örgütsel davranış üzerinde yaptığım çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlardan biri de şu ki: iş tatmini, yaşam tatmini ve işe bağlılık arasında ciddi bir ilişki söz konusu. Bunun odağında da alınan ücret ve barınmaiş