Yaz Kur'an kursları faydalı, ancak yetersiz!
Klasik din eğitimi "bilgi ve bilişim çağı" gençleri açısından çok yetersiz kalmaktadır. Allah'ın varlığı, birliği ve sıfatları olmak üzere, Hz. Muhammed'in (asm) peygamberliği, Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğu, ahiretin gerçekliği bugünün gençlerine "varlık âleminin şahitliğinde, aklı ikna edecek tarzda sunulmalıdır.
Görüş - İlyas Üzüm
[email protected]
İnsanın merak ve öğrenmeye elverişli bir donanımda olması, varlığın bütün boyutlarıyla incelemeye değer bir kitap özelliği taşıması, hayatın sürekli dersler veren bir tür "okul" olması, vb. keyfiyetler düşünüldüğünde, eğitim ve öğretim ne belirli yaş aralığı ile ne özel mekânlarla sınırlıdır. Ne var ki, çoğu sefer insanlar resmî eğitim kurumlarından mezun olduklarında bu sürecin bittiğini düşünebiliyorlar. Yine eğitim yılı tamamlanıp yaz dönemi geldiğinde çocuklarımız veya gençlerimiz yeni eğitim yılı başlayıncaya kadar "öğrenme" sürecinin dondurulduğunu değerlendirebiliyorlar. Oysa Bediüzzaman'ın ifadesiyle,- "bu dünyaya taallüm ve tekemmül için gelen insan" hayatın her safhasında, zaman her diliminde kendisini fizikî, bilişsel ve duygusal olarak geliştirme ve gerçekleştirme faaliyeti içinde bulunmalıdır.
YAZ TATİLLERİ NASIL PROGRAMLANMALI
Sözü çocuklarımızın yaz dönemi programlarına getirmek istiyoruz. Eğitimciler yaz dönemini değerlendirmek için her yaş grubuna uygun çeşitli programlar öneriyorlar. Bu programlarda altı çizilen tavsiyelerden birisi, her öğrencinin kendi eğitim seviyesi ve şartları açısından hedefler belirleyip hedeflerine uygun bir "yaz tatili programı" çıkarmasıdır. Bu programı hazırlarken herkes; dinlenme, gezme, eğlenme, zorlandığı derslerde eksikliklerini giderme, çeşitli hobiler geliştirme... gibi alanlarda belirlemeler yapmalıdır. Söz gelimi bazı aktiviteler planlanırken yararlı televizyon programlarını izleme, bilgi sayar ile çalışma, yakınları ziyaret, spor faaliyetlerine katılma, katkı sağlayacak gezilere zaman ayırma... gibi hususlar zikredilmektedir. Bu çerçevede meselâ, yabancı dili geliştirme, bir müzik enstrümanı kullanmayı öğrenme, bir spor dalı ile daha yakından meşgul olma gibi faaliyetlerin özel bir önemi olduğunu kaydetmek gerekir.
YAZ KUR'ÂN KURSLARI
Bunlara ilâveten bizim dikkat çekmek istediğimiz bir faaliyet alanı ise insan olmamız hasebiyle manevî yönümüz, diğer bir ifadeyle ruhî tarafımızla ilgili eğitsel etkinliklerdir. Bunun öneminin farkında olan anne-babalar açısından, bu alanda en yaygın olan ve çoğu sefer yeterli zannedilen faaliyet çocukların camilerde "yaz Kur'ân kurslarına" gönderilmesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen bu kurslar 2025 yılı itibarıyla 30 Haziran-15 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Kurumdan yapılan açıklamaya göre 4-6 yaş, 7-14 ve 14-22 yaş gruplarına yarım gün veya tam gün olmak üzere farklı program seçenekleri sunulmaktadır. Geçtiğimiz yıl bu kurslara 2.5 milyon dolayında öğrencinin katıldığı, bu sene rakamların biraz daha artacağı tahmin edilmektedir.
Bu kurslarla ilgili olarak Başkanlık bünyesindeki Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan kitapçıkta programın amacı şöyle ifade edilmektedir: "Katılımcılara Kur'ân-ı Kerîm ve temel dinî bilgiler öğretimi yanında, millî birlik ve beraberlik bilincinin geliştirilmesi, sevgi, saygı ve dostluk bağlarının güçlendirilmesi, vatan, millet, bayrak, şehitlik, gazilik gibi millî ve manevî değerlerin özümsetilmesi, bir arada yaşama sorumluluk ve bilincinin geliştirilmesi gibi değerlerin kazandırılması." Yedi hafta bir süreyi kapsayan programda, Kur'ân-ı Kerîm'i okuma, dualar ve sureler ezberleme yanında temel dinî bilgiler, İslâm'ın inanç esasları, ibadetler, ahlakî değerler, Hz. Peygamber'in (asm) örnek hayatından davranışlar vb. konuların öğretileceği belirtilmektedir.
KLASİK METODLARLA DİN ÖĞRETİMİ YETERLİ Mİ
Söz konusu kitapçıkta kaydedildiği şekliyle, programın genel amaçları, yapısı ve uygulama ilkeleri, -biraz daha ayrıntılı olarak- Kur'ân-ı Kerîm dersi ilke ve yöntemleri, temel dinî bilgiler öğretim ilke ve teknikleri, konular, kazanımlar ve açıklamalar incelendiğinde, -sahadaki uygulamalar bir tarafa-, nazarî olarak özellikle Kur'ân-ı Kerîm'i okuma açısından oldukça yararlı bir çerçevenin gözetildiği anlaşılmaktadır. İtikad, ibadet, ahlâk gibi temel dinî bilgilere gelince, burada klasik usul ve anlayışlara yer verildiği görülmektedir.
İMAN ESASLARI AKLI İKNA EDECEK ŞEKİLDE ANLATILMALI
Bu konular yöntem olarak genellikle "kimlik" üzerinden ele alınmakta ve aklî temellendirmelerden büyük ölçüde uzak şekilde sunulmaktadır. İfade etmek gerekir ki, bu tür klasik anlayışlar "bilgi ve bilişim çağı" gençleri açısından çok yetersiz kalmaktadır. Daha açık belirtmek gerekirse, başta Allah'ın varlığı, birliği ve sıfatları olmak üzere, Hz. Muhammed'in (asm) peygamberliği, Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğu, ahiretin gerçekliği bugünün gençlerine "varlık âleminin şahitliğinde, aklı ikna edecek tarzda, insaniyetimizin onaylayacağı argüman bütünlüğü içinde" sunulmalıdır. Öte yandan söz konusu programın "konular ve açıklamalar" kısmından anlaşıldığında göre ibadetle de daha çok fıkhî hükümler boyutu ile ele alınmaktadır. Fıkhî hükümlerin elbette belli bir önemi olmakla beraber namaz, oruç, zekat gibi ibadetler bugünün insanına özellikle temel insanî ihtiyaçlar ve vaz ediliş gerekçeleri (hikmet-i teşrîiyye) yönüyle anlatılmalıdır.
***
Bediüzzaman'ın anne-babalara çağrısı: ocuklar ailede iman dersi almalı
RİSALE-İ NUR'DA İMAN VE İBADETLER
Kur'ân hakikatlerini içinde yaşadığımız ahir zaman insanına aklî bakımdan "ispat temelli" olarak sunan Risale-i Nur, gerek inanç konularını gerekse ibadetlere dair temellendirmeleri "dinî kimlik"in yahut "kültürel kimlik"in gereği olarak sunmamaktadır. ünkü bu, kelimenin tam anlamıyla "taklit"tir. Taklit sınırlı olarak işe yarasa bile, gerçeği ancak "makul" bulduğunda onaylayabilecek biçimde yaratılmış olan insan mahiyeti, Kur'ân'ın izlediği metot ve yapay zekâ çağının çocukları olan gençlerimiz açısından yeterli olamaz.
İşte Risale-i Nur başta Yaratıcının varlığı, birliği ve özellikleri olmak üzere ahirete iman, Kur'ân'ın Allah kelâmı olması, Hz. Muhammed'in nübüvveti gibi iman konularını; a) fizikî alemin şahitliği, b) vahiy gerçeği, c) insanlık tarihi boyunca akıp gelen nübüvvet hakikati, d) İnsanın fıtrî yahut vicdanî değerleri gibi inkârı mümkün olmayan bir temellendirme zinciri ile ispat etmektedir. Meselâ gökyüzündeki varlıklardan başlayarak her bir varlığın Yaratıcıya olan delaletini ifade eden Ayetü'l-Kübra Risalesi kâinatın şahitliğinde tam bir iman dersidir. Böyle iman dersi alan bir kimsenin şüphe ve tereddütlere düşmesi söz konusu olamaz.