Yapay zekâ ve robotik, emekçi sınıfı ortadan kaldırmıyor; biçim değiştiriyor. Artı-değerin yanına artı-zamanı, artı-veriyi ve artı-öngörüyü ekleyen yeni bir sömürü rejimi doğuyor. Eğer bu düzen denetlenmezse, karşımıza 'Orta Çağ Feodalizmi 2.0' diyebileceğimiz dijital bir serflik düzeni çıkabilir.
Bu yazı benim YeniBirlik'te 700'üncü yazım. Zaman su gibi akıp geçiyor. Şunu söylemek isterim ki, bu platformda görüşlerimi özgürce yazabiliyorum. Siz sevgili okuyucularıma iktisadın sadece "faiz indi – döviz bindiden" ibaret olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Bana bu imkânı veren başta Genel Yayın Yönetmenimiz Okan Sarıkaya olmak üzere bütün YeniBirlik ailesine teşekkür ederim.
Bugünkü yazıyı tek bir metin olarak tasarladım ama konu konuyu açtı ve bazı teorik meseleleri tam olarak açıklamadan yazmak bana insafsızlık gibi geldi. Onun için yazıyı iki parçaya böldüm. Bugünkü yazı ilk kısmı oluşturacak ve Pazartesi günkü yazıda ikinci kısmı… Umarım beğenirsiniz…
1.GİRİŞ
Yapay zekâ ve robotik üzerine kaleme aldığım önceki üç yazıda, aslında aynı sorunun etrafında dolaştım. İlkinde, "Emek-Değer Teorisinden Yapay Zekâ Çağına İktisat Bilimi Nerede Yanıldı" başlığı altında, klasik ve neoklasik iktisadın teknoloji ile emek arasındaki ilişkiyi nasıl indirgemeci gördüğünü sorguladım. İkincisinde, "Yapay Zekâ Çağında Emek: Zihni ve Fiziki Bileşenlere Ayrılan Emek Tanımı ve İnsan–Robot Eşgüdümünde Yeni Üretim" diyerek emeği zihinsel ve bedensel bileşenlerine ayırmaya çalıştım; üretimin insan–makine eşgüdümü içinde yeniden kurulduğunu anlattım. Üçüncü yazıda ise "Algoritma Yetmez: Öğrenmenin Motoru Kod mu, Muhakeme mi" sorusunu ortaya atarak, kod ile muhakeme arasındaki farkın sadece teknik değil, aynı zamanda siyasal ve sınıfsal bir mesele olduğuna dikkat çektim.
Bu üç yazı, esasen iktisat düşüncesinin kör noktalarını gösteren bir hazırlık gibiydi. Fakat okurun zihninde kaçınılmaz bir soru beliriyor: Peki bütün bunlar sınıf yapısını nasıl dönüştürüyor Yapay zekâ ve robotik, emekçiyi ortadan kaldıran bir teknoloji midir, yoksa emekçi sınıfı yeni biçimler altında yeniden mi üretmektedir Ve daha can sıkıcı soru şu: Sömürü denen olgu, bu yeni teknik altyapı içinde nasıl bir kılığa bürünmektedir
Bu ve bir sonraki yazıda, bu soruların ilk ayağı üzerinde durmak istiyorum. Önce yeni ekonomik yapıda ortaya çıkan sınıfları kabaca tanımlayacağım. Klasik burjuvazi–proletarya ikiliğinin hâlâ geçerli olduğunu, ama bu ikiliğin etrafında yeni halkalar oluştuğunu göreceğiz. Ardından bir sonraki yazıda, sömürünün değişen vasfını "artı-zaman, artı-veri ve artı-öngörü" kavramlarıyla tartışacağız ve oradan "Orta Çağ Feodalizmi 2.0" diye adlandırdığım bir distopya ihtimaline uzanacağız. Bu ilk yazıda, şimdilik sadece sınıf haritasını çıkarmaya çalışalım.
2. YENİ EKONOMİK YAPIDA SINIFLAR
2.1. EGEMEN SINIF: SERMAYE, VERİ VE ALGORİTMA BLOĞU
Sanayi kapitalizminin klasik burjuvazisi fabrikalara, makinelere ve finans sermayesine sahipti. Bugünün egemen sınıfı ise bunlara ek olarak üç kritik alanda yoğunlaşıyor: dijital platformlar, veri merkezleri ve büyük yapay zekâ modelleri. Artık sadece üretim araçlarının değil, aynı zamanda iletişim altyapısının, küresel ölçekli platform ekonomilerinin ve bunların üzerinde çalışan algoritmaların mülkiyeti de belirleyici.
Kısaca söylemek gerekirse: Egemen sınıf olan kapitalistler artık sadece fabrikaların değil aynı zamanda altyapı–platform–algoritma üçgenini elinde tutan dijital–finansal bir oligarşi hâline gelmiştir. Toprağın yerini veri tarlaları, fabrikanın yerini platformlar, ticaret yolunun yerini fiber hatlar ve bulut sunucuları almıştır. Emekçinin ürettiği artı-değerin yanı sıra, emekçinin ve tüketicinin davranışlarından süzülen artı-verinin ve geleceğe dair tahminlerden elde edilen artı-öngörünün nihai sahibi de bu sınıftır.
Bu egemen blok, sadece ekonomik güce değil, aynı zamanda siyasal ve hukuki güce de sahiptir. Vergi rejimlerinin, veri mevzuatının, rekabet yasalarının, fikrî mülkiyet düzenlemelerinin nasıl şekilleneceği üzerinde belirleyici bir lobi etkisi yaratır. Yani yeni egemen sınıf yeni oluşacak iktidarın da iplerini elinde tutmaktadır. Klasik anlamda "sermaye sınıfı" hâlâ vardır, ama artık bu sermaye, somut üretim araçları kadar görünmez dijital altyapı üzerinde de yoğunlaşmaktadır.
2.2.ÜST TEKNİK SINIF: KOD–MUHAKEME ELİTLERİ
Egemen sınıfın hemen altında, yeni bir ara sınıf yükseliyor: Üst teknik sınıf. Bunlar, yapay zekâ sistemlerini tasarlayan, veri mimarisini kuran, algoritmaları geliştiren, şirket stratejilerini metriklere ve koda tercüme eden mühendisler, veri bilimciler, ürün yöneticileri, finansal modelleyiciler ve benzeri yüksek vasıflı uzmanlardır.
Hukuki statüleri itibarıyla bunlar da emekçidir; kendi emek güçlerini ücret ve prim karşılığında satarlar. Ancak gelir düzeyleri, çalışma koşulları, kariyer imkânları ve sosyal statüleri, onları geniş emekçi sınıfın çok üzerinde konumlandırır. Tam da bu nedenle, sınıfsal konumları çelişkilidir: Bir yandan sisteme bağımlı ücretli emekçi, diğer yandan sömürü mekanizmasının mimarı ve taşıyıcısı.
Bu üst teknik sınıfın bir de ideolojik rolü vardır. Orta Çağ'da Kilise, hakikatin tek meşru yorumcusu olarak nasıl "dünya düzenini" teolojik bir dille açıklıyorsa, bugün de teknik uzmanlar "verimlilik", "optimizasyon", "tarafsız algoritma" gibi kavramlarla mevcut düzeni doğal ve kaçınılmaz gösterme işlevi görebilirler. Bilimsel bilginin kendisi değil, bu bilginin sermaye lehine paketlenip sunuluş biçimi, onları modern bir "epistemik otorite" konumuna taşır.

17