Pazartesi, milyonlarca öğrencimizin yeni bir eğitim-öğretim yılına başlamasıyla ülkemizin her köşesinde okullar yeniden hayat bulacak. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız, yeni bilgiler, yeni arkadaşlıklar ve yeni deneyimlerle dolu bir yolculuğa çıkacaklar. Bu vesileyle, eğitim camiamızın tüm mensuplarına sağlıklı, huzurlu ve verimli bir çalışma dönemi diliyorum.
Ancak, okulların açılmasıyla birlikte yalnızca çocuklarımızı değil, onları hedef alan tehlikeleri de göz ardı etmememiz gerekiyor. Okulların açılmasını veliler kadar sabırsızlıkla bekleyen bir kesim daha var ki, onlar zehir tacirleri. Çocuklarımızın zihinlerine ve bedenlerine kasteden bu insanlık düşmanlarına karşı hep birlikte uyanık olmalıyız.
Bir millet, kökleriyle toprağa sımsıkı tutunan bir orman gibidir. Kadim çınarlarımız, bize tarihimizin gücünü hatırlatırken, taze fidanlarımız geleceğimizin umududur. Bu ormanı yok etmek isteyenler, ne yazık ki önce bu genç fidanlara saldırmayı tercih ederler. Asırlık bir çınarı yıkmak onlarca balta darbesi gerektirirken, bir fidan tek bir darbeyle devrilebilir.
Dün Çanakkale'de, bugün ise sınırlarımızda savaşan düşmanlar, milletimizi yok edemedikçe farklı yollarla içimize sızmaya çalışıyorlar. Uyuşturucu tröstlerinin hedefi olan gençlerimiz, milletimizin istikbali olan nesillerimizi ziyan etme girişimlerinin bir parçasıdır. İstatistikler, uyuşturucu kullanma yaşının maalesef ilkokul seviyelerine kadar indiğini gösteriyor. Bu dehşet verici durum, bizlere uyuşturucuya karşı mücadelede daha sıkı ve kararlı adımlar atmamız gerektiğini hatırlatıyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da belirttiği gibi, "Gençleri ölüme gönderen terör örgütlerine karşı nasıl tavizsizsek, evlatlarımızın sağlığını ve istikbalini çalan uyuşturucu tacirlerine karşı da aynı şekilde tavizsiz davranıyoruz. Bizim nazarımızda gençlerimizin eline silah vermekle, uyuşturucu madde tutuşturmak arasında hiçbir fark yoktur." Bu sözler, uyuşturucuyla mücadelede ne kadar kararlı olduğumuzu açıkça ortaya koymaktadır. Gençlerimizin geleceğini karartan bu tehlikeye karşı tavizsiz bir duruş sergilemek, hepimizin ortak sorumluluğudur.
Yeni eğitim-öğretim yılı, çocuklarımızın bilgiyle donanacağı bir dönemin başlangıcı olduğu kadar, onları bekleyen tehlikelerle de mücadele etme zamanıdır. Aileler olarak, çocuklarımızı milli ve manevi değerlerimize sahip çıkan bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Onları kötülüklerden korumak için köklerimizi daha da sağlamlaştırmalı, sevgi ve hoşgörü ile genç dimağlarını beslemeliyiz.
Okullarımızda uyuşturucunun zararları hakkında bilgilendirici programlar düzenlenmeli, okul idarecileri ve öğretmenler, çevrelerindeki tehlikelere karşı daha dikkatli olmalıdır. Okul bahçeleri, parklar, kafeteryalar ve oyun salonları gibi çocuklarımızın vakit geçirdiği her yer, uyuşturucuya karşı titizlikle denetlenmelidir. Ayrıca, idarecilerimiz, okul çevresinde satılan tek sigaralar gibi bağımlılık yapıcı maddelere karşı da hassasiyet göstermelidir. En ucuz ve en kolay yolla temin edilebilen bu maddeler, gençlerimizi bağımlılığa sürükleyen ilk adımdır.