Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan!


Ay gibi parıldayan, güneş gibi ışıldayan, aydınlığımıza ve karanlığımıza hoş geldin!

Aziz, kutlu ve de şerefli bir ay ...

Aylardan Ramazan, aylardan rahmet, aylardan mağfiret, aylardan uhuvvet...

Bu haliyle Şehr-i Ramazan aç kalınan bir ay değil, birlikte doyulan birlikte doyuran bir aydır...

Bu haliyle Ramazan açıkta kalınan bir ay değil, yaralarımızın birlikte sarıldığı bir aydır...

Yeniden uyanış, yeniden Rahman'a inanış ve taptaze bir diriliş, kalben mutmain bir inanış...

Sabrın, dirayetin en parlak hali...

Bir tarafımız bahar, bahçe kutsi misafiri ağırlarken, diğer yanımız yaprak dökümü -İslam

coğrafyasının kan ağlayan , gözyaşlarıyla sulanan topraklarında "su"yun iftariyelik olamayışı...

Kefenin bir tarafında obeziteyle savaşan medeniyetler diğer tarafında aç susuz bırakılmış, soykırıma uğrayan kendi küçük ama gönlü büyük olan kara yazgılı Gazze...

İşte eşitlik, işte beşeriyet, işte insanlık...

Tüm dünya insanlığının eşitlendiği, paylaştığı, yek vücut görüldüğü uçsuz bucaksız bir manevi sofranın bireylerinin her bir tanesi kulları temsil ederken, her cüz sadece ve sadece tek bir Allah'ı zikreder...

Elbette en güzel örnek ve en güzel rehber insanlığın iftihar tablosu Efendimiz (s.a.v) dir:

"Ey İnsanlar! büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi. Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan "Kadir Gecesi" vardır. Yine o öyle mübarek bir aydır ki, Allah o mübarek ayın gündüzlerinde oruç tutmayı farz, gecelerinde teravih namazı kılmayı nafile kıldı. Kim bu ayda hayırlı bir işle Allah'a yaklaşırsa başka aylarda bir farz eda etmiş gibi olur. Kim bu ayda farz olan bir ibadeti yerine getirirse başka zamanlarda yetmiş farz yerine getirmiş gibi sayılır. Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü'minlerin rızkını arttıracak aydır. Bu ayda her kim oruçlu bir mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden azat olmasına sebep olur.

Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur. Ashab-ı Kiramdan bazıları, "Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz" dediler. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem), "Allah bu sevabı bir tek hurma ile bir içim su ile bir yudum süt ile oruçlu mü'mine iftar ettirene de verir"

İşte mükafatın derin anlamlar yüklendiği merhamet, bereket ayı Ramazan...

Hayy'el el felah ile kurtuluşa ermenin huzurla gündoğumu ve yeniden doğumun yekpare anı

Ramazan...

Salahiyetle bize bağlanan, açlara yoldaş, açıkta kalanlara gardaş ey Şehr-i Ramazan...

Ramazan bir dost, sana yardım etmek için erken gelen geç giden...

Ramazan bir arkadaş, sana verdiğinden daha fazlasıyla muamele eden, hüzün sarmalından sıyırıp çıkaran arkadaş...

Ramazan bir yaren yaralar içinde de olsan seni saran, yaralarına derman bir em, bir eman...

Kucaklaşmanın bir başka lezzetli anı, yolculuğun bir başka hakikati...

Ve bir çırpıda getirir seni; rahmet deryasına batmak da kula, çıkmak da kula, küle dönmeden kul olma namzetiyle...

Musikiler kuşağından damlayan rahmet incisi, on bir ayın birincisi...

Billur köşklerin en nadide yolcularına kanat geren bir şefkat timsali...

Çağıl çağıl, irmik irmik yağan teselli yağmurunun güller diyarında kokusuna bürünmüşken, gülleri dermek, niyetlerle derlenmek hoşluğuna erebilmenin duası ve ümidiyle...

On bir ayın sultanı Ya Şehr-i Ramazan hoş geldin diyarımıza, sefalar getirdin öz ruhumuza...

Allah'ın coşan rahmetine ve feyzine erebilmenin mutluluğunu yaşamak arzusuyla, dualarımız daim, kulluğumuz kaim olsun...

Kalp, ruh, beden ve aklın terbiye dairesinde Ramazan'ı ihya etmek şevkinden mahrum

kalmayalım inşallah...

İşte Ramazan...

"Oruç tut, sıhhat bul" mahyalarıyla manevi merdivenlerimizde bir basamak daha aslına yaklaşan hem maddi, hem manevi bir sıhhat...

Modern dünyanın baş döndürücü hızla ilerlediği, gece ve gündüzün söylemlerdeki gibi bir birini kovalamasının hakikat olduğu bu dönemlerde imtihanımız kendimizle, ihmal ettiğimiz bedenimizle!

Yorgun düşen sadece kalbimiz mi

Bitkin düşen sadece bedenimiz mi

Karışan sadece zihnimiz mi

Olmazsa bir medeni bir duruşumuz, girdap misali kapıldığımız dünyada netice olur elbet

savruluşumuz!

İşte bir tabiptir Şehr-i Ramazan bizi adeta yıllık bakıma sokan!

İşte bir tabiptir Şehr-i Ramazan hem "kalbimize" hem de gönlümüze aynı anda reçete yazan!

İşte bir tabiptir Şehr-i Ramazan hem "zihnimize" hem "ruhumuza" aynı anda derman olan!

İşte bir tabiptir Şehr-i Ramazan hem dostluğa, hem kardeşliğe hem de ümmetçe yeniden dirilişe vesile olan!

Bir önemli ve hayati nokta olarak da Ramazan; kötü hasletlerin yanında tüm kötü alışkanlık ve "bağımlılıkların" da terk edilmesinde lokomotifidir ve bu özelliği ile de istifade edilmeyi beklemektedir.

Gün boyu yaşadığımız oruçluluk hali, yemesi ve içmesi helal olan şeylerle bile aramıza mesafe koyarken haram olan ve bireyden içtimai hayata kadar tüm dünya varlığını tehdit eden zararlı alışkanlıklarla da aramıza set çekmemiz için fırsat olarak görülmelidir.

Ruhumuza ve bedenimize zarar veren sigara başta olmak üzere tüm tütün ürünleri, alkol ve uyuşturucu maddelerin hayatımızdan bir daha girmemek üzere çıkması için "bu Ramazan tam zamanı" diyelim ve "niyetlerimizi" bu minvalde oluşturalım inşallah.

İnsan bedeninin ve ruhunun zararına olan şeylerin ancak bu zararlardan beslenen küresel vampirleri ve zehir baronlarını memnun edeceğini unutmayalım!

Gecelerin kısa, oruçlu bulunduğumuz gündüzlerin uzun olduğu bir dönemde idrak ediyoruz Ramazan rahmet ve bereketini...