Siber savaşların yeni yüzü ve milli teknoloji ihtiyacı

Geçtiğimiz günlerde İsrail'in Beyrut'ta Hizbullah üyelerine yönelik gerçekleştirdiği siber saldırı dünya gündeminde geniş yankı uyandırdı. Bu saldırıyla yüzlerce askerle, buna ek olarak belki de milyonlarca dolar harcanarak verilecek zaiyat sadece bir siber saldırı ve dolayısıyla teknoloji kullanılarak sıfır kayıpla verildi. Özellikle iletişim araçlarına yapılan müdahale, cep telefonları ve çağrı cihazlarının patlaması yoluyla gerçekleştirilen bu olay, modern savaşların artık sadece fiziksel cephelerde değil, dijital ve siber alanlarda da yürütüldüğünü net bir biçimde ortaya koydu.

Siber saldırılar, savaşların yeni yüzü olarak karşımıza çıkarken, verilen zararlar geleneksel silahlardan bile daha yıkıcı olabiliyor. Beyrut'taki saldırıyla stratejik iletişim ağları çökertilmiş ve bu yapılırken de birçok insan yaralanmış, azımsanmayacak sayıda insan da öldürülmüştür. Bu saldırı, siber savaşın ne kadar acımasız sonuçlar doğurabileceğini hafızalarımıza kazımıştır.

Ancak bu olay, sadece bir saldırı hikayesi olarak kalmamalı. Türkiye için önemli dersler barındırıyor. Teknolojinin, bilginin ve dijital gücün kritik hale geldiği bu çağda, yerli ve milli teknolojilere sahip olmanın stratejik bir zorunluluk olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Dışa bağımlılık, bir ülkeyi savunmasız bırakmakla kalmaz, aynı zamanda tehdite açık bir hale getirir. İşte bu yüzden yerli ve milli teknolojiyi geliştirmek artık kaçınılmaz bir gerekliliktir.

Türkiye, uzun yıllar boyunca savunma sanayisinde dışa bağımlı bir yapıya sahipti. Özellikle son yıllarda savunma sanayimizde, Özdemir Bayraktar ve Bayraktar ailesinin öncülüğünde gerçekleştirilen milli projeler, Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durma mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Son on yılda İHA, SİHA ve diğer yerli üretim savunma sistemleriyle bu bağımlılığı kırma yolunda önemli adımlar atıldı. Bayraktar ailesi tarafından geliştirilen İHA ve SİHA'lar, Türkiye'nin güvenlik stratejilerine olduğu kadar bölgesel ve küresel dengelere de etki eden projelerdir.

Bu projelerin en büyük destekçisi konumundaki etkinlik olan Teknofest, teknolojinin ve inovasyonun olduğu her alanda varlığını hissettirdiği gibi siber teknolojilerde de ağırlığını koymaktadır. Siber alanında da etkinliklerle ve çeşitli desteklerle buradaki gençlerimizin de hem kendilerini geliştirmelerine hem de vatanımıza fayda sağlamalarına olanak vermektedir.

Bu teknolojilerin sahadaki etkinliği, Türkiye'nin askeri kapasitesini gözle görülür şekilde artırdı. Terörle mücadelede, sınır ötesi operasyonlarda ve uluslararası askeri harekatlarda İHA ve SİHA'ların sağladığı üstünlük, sadece askeri başarının değil, yerli üretimin de ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Bu sistemler sayesinde Türkiye, dış tehditlere karşı daha bağımsız bir politika izleyebiliyor. Yerli ve milli teknoloji üretimi, bir ülkenin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda askeri ve siyasi bağımsızlığının da temelini oluşturur. Teknolojiye hakim olan, savaş alanında daima bir adım önde olur.

Siber saldırılar, askeri unsurları olduğu kadar bir ülkenin altyapısını, ekonomisini ve toplumsal düzenini de hedef alabilir. Elektrik şebekeleri, su dağıtım sistemleri, bankacılık altyapıları ve daha birçok kritik sistem, siber saldırılarla felç edilebilir. Türkiye, bu tehditlere karşı yerli siber güvenlik yazılımlarına ve dijital savunma sistemlerine büyük önem vermelidir.

Yerli teknoloji geliştirmek sadece askeri alanda değil, yazılım, donanım ve siber savunma alanlarında da kritik önem taşır. Teknolojik bağımsızlık, sadece İHA ve SİHA üretimiyle sınırlı kalmamalı, her alanda kendine yeten bir ülke olma hedefiyle hızla ilerlemeliyiz.