Eski film, bildik senaryo, yeni matine!..

Soğuk bir kış gününde sıcak sıcak terlediğimiz günlerdi...!!

Beyaz karların yağdığı mevsimde ülkemiz geleceğine dair karanlık tabloların resmedildiği günlerdi...

Düşüncenin suç, düşünmenin artık soylu bir eylemden ziyade potansiyel bir risk olduğu günlerdi...

İnsan hak ve özgürlüklerinin anlamının sadece sözlüklerde, sözlüklerin ise sadece raflarda kaldığı günlerdi...

Mevsim gereği kar ve tipiden değil ama ekonomik açmazlar nedeniyle iş adamlarımızın gözlerinin önünü göremediği günlerdi...

En teknolojik imkanlarla donatılmış kampüsler bir tarafa okuma hakkı ellerinden alınmış, kısıtlanmış yarının geleceği gençlerimizin engellendiği günlerdi...

Seyahat etmenin özgürlüğünden ziyade, yollarda trafiğe esir kalınmış günlerdi...

Tedavi olmak için gitmeye çalıştığımız hastanede hasta olup geldiğimiz günlerdi...

Uluslararası arenada hesap sorulan ve hesap veren bir ülkenin burukluğunu yaşadığımız günlerdi...

Bu makûs talihin üzerinden 21 yıl geçti.

Tam 21 yıldan beri iktidar olan AK PARTİ ile ülkemizde pek çok başarılı icraat yapıldı. Bu yapılanlar ve neticelerini vicdan sahibi herkesin itiraf ettiği açık bir gerçektir... Tıpkı Marmaray'ın, Avrasya Tüneli'nin, Şehir Hastanelerinin... açılışını protesto edenlerin ertesi gün buralardan hizmet alırken yaşadıkları pişmanlık gibi...

3 Kasım 2002 seçimlerini ve sonrasını tarih süzgecinden geçerek, aşağıda yazacağım sihirli kelimeyi kullananların her defasında aynı numarayı hokkabazlar gibi şapkaya bak şapkaya diyerek milleti nasıl kandırdıklarının gerçeğine uzanalım...

O günlerde neler denmedi ki! Denilen sözler ve atılan lafların başında hep o sihirli kelime gelmekte idi: "İRTİCA"

Peki "irtica" ne demektir diye hiç sözlüğe bakan oldu mu Elbette olmuştur. Neticede çok az kişi bu kelimenin tam manasıyla ne dediğini anlamıştır. Esas olarak geriye dönüş veya ifade edildiği şekliyle siyaseten ilerlemeye karşı olma manasında kullanılmakta olan bu kelime köken olarak Arapça'dır.

Her ne hikmetse sağduyulu seçmene karşı olanların ve öz Türkçeyi çok sevenlerin özellikle dindar kitleleri itham etmek için kullandıkları söylemi seçerken Arapça bir kelimeyi tercih etmeleri ve Türkçe karşılığını hiç kullanmamaları hep garibime gitmiştir.

Sağduyulu kitleleri irtica ile itham metodu sadece AK Partinin seçimlere ilk defa girdiği 3 Kasım 2002 seçimlerinde mi, yoksa daha önceleri de mi kullanıldı diye kendime sormadan edemedim. Biraz tarihe mal olmuş belgeleri ve kitapları karıştırınca hakikaten "tarihin tekerrürden ibaret" olduğuna kani oldum. Yani başta irtica olmak üzere aynı söylemler sürekli temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp bu aziz milletin önüne konulmuş. Tarihi öğrenmek ve ondan gerekli dersleri çıkarmak üzerimize düşen bir borçtur...