Dünya siyasetinde kramp (Trump)!

2018 yılında, dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın demans belirtileri gösterdiğine ve bu durumun sadece bireysel bir sorun olmayıp dünya barışı için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekmiştim (5 Ağustos 2018, Akşam Gazetesi). Bu değerlendirmeyi yaparken, Trump'ın davranışlarını bir hekim gözüyle incelemiş ve dünya siyasetinin büyük bir krize sürüklenebileceğini vurgulamıştım. Yazımda, Trump'ın hastalığını hafife almak ya da dalga geçmek gibi bir niyetim yoktu; aksine, dünyanın karşı karşıya olduğu ciddi bir tehlikeye dikkat çekmek istemiştim.

Trump'ın ikinci döneminde daha makul bir yönetim sergileyeceği umuluyordu. Ancak ilk günden itibaren sergilediği tutarsız tavırlarla yalnızca ilk dönemini değil, Biden'ı bile aratacağını kanıtladı.

Bugün geldiğimiz noktada, Trump'ın liderliğiyle ve davranışlarıyla ilgili daha önce yaptığım tespitlerin doğruluğu her geçen gün daha da netleşiyor. Başkan Trump, ikinci başkanlık dönemine başlar başlamaz aldığı kararlarla, hastalığının ilerlediğini ve dünya barışına yönelik risklerin arttığını ortaya koyuyor. Kararlarında bir devlet adamından beklenen sağduyu, akıl ve strateji yerine kaos, belirsizlik ve tutarsızlık hakim. Diplomasiye dayalı politikalar yerine, tek taraflı ve öngörülemez adımlar atan Trump, müttefiklerine güvensizlik, rakiplerine ise fırsat sunan bir yaklaşım sergiliyor. Politikalardaki istikrarsızlık yalnızca ABD'yi değil, küresel düzeni de tehdit ediyor.

Bugün yaşadığımız siyasi belirsizlik, neredeyse her alanda bir çalkantıyı beraberinde getiriyor. Ekonomik istikrarsızlıklar, güvenlik tehditleri ve toplumsal çatışmalar Trump'ın yönetim tarzının birer yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Trump, yalnızca Amerika'nın değil, dünyanın da "yalnızlaşması" sürecine hızla ivme kazandıran bir lider. "Sadece Amerika" yaklaşımının sonuçları, küresel iş birliği ve dayanışmanın temellerini sarsarak, ülkeler arası ilişkileri çıkar çatışmalarına dayalı bireysel hesaplarla şekillendiriyor.

Dışişleri Bakanımızın Sn Hakan Fidan'ın deyimiyle, "dünyanın bir 'orman kanununa' doğru ilerlediğini" söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. Her şeyin, her anın, her ilişkinin sadece güç ve çıkar ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi, küresel düzenin bozulması anlamına geliyor. Orman kanunları, bir anlamda zayıfın güçlü tarafından ezildiği, adaletin ve eşitliğin yerini şiddet ve baskının aldığı, kaosun hüküm sürdüğü bir dünyayı anlatır. Bugün, Trump gibi liderlerin politikaları, dünyanın dört bir yanında savaşlara, ekonomik buhranlara ve toplumsal çalkantılara kapı aralıyor. İleriye dönük olarak, bu kaosun ne kadar derinleşeceği ve dünya barışına yönelik tehditlerin ne denli büyük olacağı endişe verici bir bilinmezlik taşımaktadır.

TRUMP'IN SKANDAL KARARLARI VE TEHLİKELİ POLİTİKALARI

Trump'ın yalnızca ilk bir haftada aldığı kararlar, dünya barışı açısından ciddi tehditler içeriyor:

1.Filistinlileri Ürdün ve Mısır'a Sürme Planı: Trump, Filistinlilerin anavatanlarından sürülmesini ve bölgenin tamamen ABD'nin yani İsrail'in denetimine bırakılmasını önerdi.

2.Grönland'ı Satın Alma Girişimi: ABD topraklarını genişletme hayaliyle Grönland'ı satın alma teklifinde bulundu. Danimarka tarafından reddedilen bu teklif, Trump'ın ciddiyetsizliğini gözler önüne serdi.

3.Kanada'yı ABD'nin 51. Eyaleti Yapma Fikri: Trump'ın Kanada'yı ABD'ye bağlama fikri, komşu ülkelerle olan ilişkilerde ne kadar saldırgan davrandığını gösterdi.

4.Panama Kanalı'na El Koyma Söylemleri: Trump, Panama Kanalı'nın ABD kontrolünde olması gerektiğini savunarak bölgesel gerilimi tırmandırdı.

5.Kolombiya ile Diplomatik Kriz: Göç politikalarındaki tutarsızlıklar, Kolombiya ile diplomatik bir krize yol açtı.

6.Paris İklim Anlaşması'ndan Çekilme: Dünyanın geleceği için kritik öneme sahip bu anlaşmadan ABD'nin çekilmesi, küresel çevre krizine karşı alınan önlemleri baltaladı.

7.Dünya Sağlık Örgütü'nden Ayrılma: DSÖ'dan ayrılma kararı, küresel sağlık krizlerine karşı alınan önlemleri zayıflattı.