Türkiye'de her yıl 1 milyondan fazla trafik kazası oluyor, binlerce insan ölüyor, on binlercesi sakat kalıyor. Her biri bir ailenin ocağına düşen kor, bir çocuğun boynunda yetimlik, bir annenin yüreğinde bitmeyen ağıt oluyor. Bu bir istatistik değil; bu, bizim ortak acımız.
2024 yılına ait TÜİK verileri, ülkemizin karayollarında yaşanan trajediyi tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Sadece bir yıl içinde meydana gelen 1 milyon 444 bin 27 trafik kazasının 266 bin 855'i ölümlü ya da yaralanmalıydı. Bu kazalarda 6 bin 352 insanımız hayatını kaybetti, 385 bin 117 kişi ise yaralandı. Her gün ortalama 731 ölümlü-yaralanmalı kaza, 17 can kaybı ve binin üzerinde yaralanma... Bu rakamlar ne yazık ki birer sayıdan ibaret değil; onlarca şehrin kaderi, binlerce ailenin gözyaşıdır.
Daha da çarpıcısı: Kazalara neden olan kusurların 90'ından fazlası sürücülerden kaynaklandı. En yaygın üç kusur: Araç hızını yol ve hava şartlarına göre ayarlamamak, kavşaklarda geçiş önceliğine uymamak ve manevralara ilişkin temel kuralları ihlal etmek.
İşte şimdi Meclis'e gelen yeni yargı paketi, bu ihmalkarlıkla mücadele için önemli bir adım. Ama bu adım, tek başına bir çözüm değil; toplumsal bir seferberliğe davetin hukuki karşılığıdır.
CEZA ARTIYOR, VİCDAN YERİNDE SAYMASIN
Yeni yasa teklifinde cezalar önemli oranda artırılıyor:
Drift atmak: 46.392 TL 80.000 TL
Makas atmak: 9.267 TL 50.000 TL
Ehliyetsiz araç kullanmak: 18.677 TL 40.000 TL
Ambulansa yol vermemek: 993 TL 20.000 TL
Bu sadece parasal bir artış değil; aynı zamanda "yeter artık" diyen bir toplumsal vicdanın yansımasıdır. Ancak vicdan, yalnızca yasalarla değil; eğitimle, kültürle, görgüyle, ortak duyarlılıkla inşa edilir.
En çarpıcı düzenlemelerden biri ise alkollü araç kullananlara getirilen hapis cezası. Yeni düzenlemeyle, alt sınırı 6 aya çıkarılan bu ceza artık sürücünün sadece puan kaybıyla değil, özgürlüğüyle de ödeyeceği bir bedel olacak. Sürücüler en az 36, en fazla 144 gün hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Bu, "bir kadeh içtim ama dikkatliyim" diyerek yollara çıkanlara verilen net bir cevaptır: Hayatlar deneme tahtası değildir.
EHLİYETSİZLİK DEĞİL, İNSANLIKSIZLIK
Ehliyetsiz araç kullanmak... Yalnızca bir evrak eksikliği değil; bir anlayışın çöküşüdür bu. Kural tanımazlığın, sorumluluktan kaçışın ve cezasızlık kültürünün tezahürüdür. Her gün bir yerlerde bir genç, babasının anahtarını alıp özgürlük sanrısıyla direksiyona geçiyor. Sonra o direksiyon, bir başka gencin mezar taşına dönüşüyor. Artık bunun bedeli 40.000 TL. Ama gerçek bedel, evladını toprağa veren bir annenin kalbinde yazılıdır.
AMBULANSA YOL VERMEMEK: VİCDANIN ÇÖKÜŞÜ
Yeni düzenlemeyle ambulansa yol vermemenin cezası 20.000 TL'ye çıkarıldı. Geç bile kalınmıştı. Çünkü bu ülkede hala siren sesini duymazdan gelenler var. Bir insanın hayata tutunmak için son umudu olan ambulansın önünü tıkamak, yalnızca bir sürüş hatası değil; ahlaki bir çöküştür. Bu zihniyet değişmediği sürece, yasa kitapları kalın ama hayatlar hala kısa kalacaktır.
İNCİNEBİLİR YOLLAR, KIRILAN HAYATLAR
2024 yılında trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin 42'si incinebilir yol kullanıcılarıydı: yayalar, motosiklet, bisiklet ve elektrikli skuter sürücüleri.