Değişim yetmez, dönüşüm gerekir: Sağlıkta yeni döneme ait notlar

Sağlık, bir devletin insanına en yakın olduğu başlıca alandır. Bu nedenle sağlık politikaları yalnızca bir hizmet başlığı değil; aynı zamanda siyasi güvenin, toplumsal huzurun ve medeniyet iddiasının en somut göstergesidir. Türkiye, bu alanda tarihî bir başarıya imza atmış ender ülkelerden biridir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 2002 yılında başlatılan "Sağlıkta Dönüşüm Programı", bir reformdan öte bir zihniyet devrimidir. Şehir hastaneleri, aile hekimliği sistemi, tam gün uygulaması, ücretsiz acil sağlık hizmetleri, e-Nabız ve MHRS gibi dijital altyapılar bu dönüşümün yapı taşlarıdır. Sosyal Güvenlik reformu ve genel sağlık sigortası ise başlı başına birer başarı hikayesidir.

2002 öncesinde, sağlık sistemi çökmüş; sosyal güvenlik sistemi işlemez hale gelmişti. Hastanelerde uzun kuyruklar, eczanelerde boş raflar, muayene olmak için sabahın köründe sıraya girilen ve günün sonunda eli boş dönülen bir Türkiye vardı. Kanser hastaları, kalp hastaları gibi zamanla yarışan pek çok hastaya yıllar sonrasına randevular veriliyor, bazıları tedavi, hatta muayene sırası gelmeden hayatını kaybediyordu. Ne yazık ki bir neslin ömrü hastane koridorlarında eridi. Ambulans bulmak, hele ki ücretsiz faydalanmak neredeyse imkansızdı. Yakıt parasını hastanın karşıladığı bir sistemin içinde, hastaneye ulaşamadan yolda vefat eden insanların haberleri sıradanlaşmıştı. Helikopter veya uçak ambulans ancak sinema filmlerinde, dizi filmlerde görülebilirdi.

Hiç bir sosyal güvencesi olmayanları saymazsak farklı sosyal güvence kurumları (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) toplumu parçalara bölmüştü. Aynı hastanede farklı vatandaşlara farklı muamele yapılıyor, ilaca erişim kurumlara göre değişiyordu. Bu karmaşa, bir sağlık sisteminden çok bir bürokratik enkazı andırıyordu.

2002 SONRASI: EŞİTLİKÇİ, ONURLU, MODERN SAĞLIK HİZMETİ

Bu ağır tabloyu değiştirmek için "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışıyla büyük bir dönüşüm başlatıldı. Tüm vatandaşları kapsayan Genel Sağlık Sigortası sistemi, dünyada örnek olarak gösterilmeye başlandı. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı tek çatı altında birleştirildi. Sağlık hizmetleri, beş yıldızlı otel konforunda sunulan şehir hastanelerinde ulaşılabilir hale getirildi. Bugün her vatandaş, doğusundan batısına, kırsalından metropolüne aynı kalite ve erişilebilirlikte sağlık hizmeti alabilmektedir.

Uçak ve helikopter ambulans sistemleriyle acil sağlık hizmetlerinde devrim yaşandı. Her yıl milyonlarca insan bu imkanlardan herhangi bir adı altında hiç bir ücret ödemeden faydalanmaktadır.

Türkiye artık kendi ilacını, aşısını ve tıbbi cihazını üretebilen bir noktaya ulaşmak üzeredir. Bu, yalnızca bir sağlık başarısı değil; aynı zamanda yerli ve millî kalkınmanın da sembolüdür.

Kalp Damar hastalıkları ve çeşitli kanserler başta olmak üzere pek çok hastalığa yol açan "Tütünle" mücadeledeki kararlılık ise Türkiye'yi bu konuda dünya lideri konumuna taşıdı. "Dumansız Hava Sahası" uygulamaları, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pek çok kez ödüllendirildi. Bu alandaki başarı, toplum sağlığın korumada devlet politikasının nasıl da güzel bir şekilde yapılandırılabileceğinin somut göstergesidir.

ANCAK... SAĞLIKTA MEMNUNİYET GERİLİYOR

Bir dönemin 80-85'lere ulaşan sağlıkta memnuniyet oranı, bugün 50'lere kadar gerilemiş durumdadır. Bu düşüşü sadece hizmet kalitesiyle açıklamak eksik olur. Sistemin işleyişinde yaşanan tıkanıklıklar, sağlık çalışanlarının yükü, randevu bulamayan vatandaşlar, özel sektörün kamu hastanelerindeki nitelikli hekimleri yüksek maaşlar ve cazip fırsatlarla transfer ederek sağlık eğitimi ve hizmet sunumunu olumsuz etkilemesi gibi birçok faktör devreye girmiştir.

Ancak umut verici olan şu ki; bu sorunlar görülüyor. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu'nun açıkladığı ve TBMM'ye sunulan yasa değişikliği teklifi, bu sorunlara karşı yalnızca teknik değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal bir "güven tazeleme" adımıdır.

YENİ DÖNEMİN ANAHTAR BAŞLIKLARI

Bakan Memişoğlu'nun sunduğu reform paketi, sağlık sisteminin yeniden nefes almasını sağlayacak niteliktedir. Teklifte öne çıkan bazı başlıklar şunlardır:

Organ bağışı artık dijital ortamda yapılabilecek, bağışçı kararı esas alınacak.

Özel hastane hekimleri birden fazla sağlık kuruluşunda çalışabilecek, emeklilik hakları korunacak.

Optisyenler ve sağlık meslek grupları için yeni tanımlar ve aktif meslek örgütleri gündeme geliyor.