Bir milletin uyandığı, bir medeniyetin tazelendiği, dünya mazlumlarının rahat bir nefes aldığı; kana bulanmak istenen bir gecenin şana bezendiği tarih olan 15 Temmuz'un yarın yıldönümü...
Tam 8 yıl önce, kadim medeniyetimizi yerle bir etmek için yola çıkan hainler, aziz milletimizin kaderini kedere dönüştürmeye kastettiler.
O gece bir avuç hain ve zalim, dünya mazlumlarının umudu, sığınağı Türkiye'mizi ithal baltalarla devirmeye, yerine bir ihanet şebekesi koymaya kalkıştılar.
15 Temmuz'da; milli iradeyi antidemokratik eylemlerin en aşağılığı olan darbe ile devirmeye teşebbüs edenler, millet iradesini "Pensilvanya" iradesi ile değiştirme hasisliğini dünyanın gözü önünde gerçekleştirmeye çalışmış lakin çok şükür, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tarihe geçen çağrısı ve asil liderliği; gazi milletimizin liderine, ülkesine kahramanca sahip çıkışı bereketine muvaffak olamamışlar dünya şahitliğinde rezil rüsva olmuşlardır.
O gece; bu necip millet, bir necis zillete karşı kıyamete kadar ilanihaye unutulmayacak en ağır silleyi indirmiştir. İşte en sarih ve kesin bir şekilde anlaşılmıştır ki şühedanın aziz kanıyla sulanan bu aziz topraklar, asla sahipsiz değil!
Aziz milletimiz bu alçak yürüyüşe kendini siper etmiş, geleceği karartılmak istenen Türkiye'nin aydınlığı olmuş, kanı ile bedel ödeyerek tarih yazmayı karakter edinmiş Asım'ın nesli zincirinin son halkası olmuştur.
Çanakkale'de dönemin en güçlü armadasına "Dur bakalım! Benim göğsümde bu yüce iman durdukça geçemezsin!" diyen bir milletin, bir inancın ve bir imanın devamı 15 Temmuz gecesi hainlere gene aynı dersi vermiştir.
Mehmet Akif'in, "Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın" ikazı ve müjdesi 15 Temmuz gecesi tecelli etmiş, fecir doğmadan, hainler iğrenç ihanetlerinde boğulup gitmişlerdir.
Bu aziz millet, gövdesini alçakların darbesine siper etmiş ve Hakk'ın vaat ettiği gün şükürler olsun ki çok çabuk doğmuştur. Hatta Akif'in ifade ettiği gibi yarından da yakın gerçekleşmiştir. Gece bitmeden, bu aziz milletin imanı ve iradesi; küfrün yangınını o pak nefesiyle söndürmüştür. İşte son asırda darbe üstüne darbe yiyen, evladı çiğnenen, mukaddesatı kirletilen ve öz yurdunda parya olan bir millet, iradesini yeniden eline almıştır. İşte böyle bir aziz milletin say-ü gayreti neticesinde yüce Allah ezanları susturan darbelerden, darbeleri bastıran salalara kapı açmıştır.