Amerika'dan gelen devrim niteliğindeki karar ve Türkiye için dersler

Tütün bağımlılığı, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de en büyük halk sağlığı sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. 2000 yılından sonra doğan herkese tütün ürünlerinin satışını yasaklayan Brookline, Massachusetts Yüksek Yargı Mahkemesi'nin Mart ayında verdiği karar, bu soruna karşı verilen mücadelenin çarpıcı bir iyi örneğidir. Bu karar, sadece sigara değil, elektronik sigaralar, nargile ve diğer tüm tütün ürünlerini kapsamaktadır. Brookline'ın bu adımı, tütün bağımlılığı ile mücadelede diğer ülkelere ilham verecek niteliktedir. Bu yazımda, bu kararı dikkate alarak Türkiye'nin tütünle mücadelesine nasıl katkıda bulunabileceğimizi, mevcut yasaların nasıl daha etkin hale getirilebileceğini ve geleceğe dair önerilerimi paylaşmak istiyorum.

Ülkemizde yaklaşık 20 milyon kişi sigara kullanmaktadır ve her yıl 130 binden fazla vatandaşımız sigara kaynaklı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu, tütün bağımlılığının ülkemiz için ne denli büyük bir sağlık sorunu olduğunu gözler önüne sermektedir. 2002 yılında başlayan ve 2008 yılına kadar hazırlıkları süren, "Dumansız Hava Sahası Yasası" olarak bilinen 5727 Sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, 2009 yılında tümüyle yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tam bir mutabakatla kabul edilerek iktidar ve muhalefetin birlikte hareket ettiği nadir kanunlardan biri olarak tarihe geçmiştir. Bu başarının arkasında Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki hassasiyetleri ve konuyu yakinen takip etmeleri büyük rol oynamıştır.

"Dumansız Hava Sahası" yasası, 2009 ile 2012 yılları arasında mükemmel bir şekilde uygulanmış, bu sayede sigara tüketim oranları ve bağlantılı hastalıklar önemli oranda düşmüştür. Ancak, ne yazık ki tütün tröstlerinin yeni argümanlarıyla mücadelede ve asıl önemlisi denetimde yetersiz kalınması ve yasayı uygulayıcıların kayıtsız olması nedeniyle 2008 öncesinin duman altı günlerine dönülmüştür. OECD verilerine göre, Türkiye tütün kullanım oranı en yüksek olan ülkeler arasında en üst sıralara yerleşmiştir. Bu durum, "Dumansız Hava Sahası" yasasının etkin bir şekilde uygulanmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Tütün endüstrisinin yeni argümanlarına karşı da bir an önce harekete geçmemiz gerekmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın muhteşem liderliğinde tütün ürünleri ve bağımlılık yapıcı tüm maddelerle mücadeleye yeniden ve daha güçlü bir ivme kazandıracağına inancım tamdır. Bu kapsamda bazı yeni önerilerim ise şunlardır:

ABD ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, hukuk sistemimize sigaranın maliyetini üretenin, satanın ve kullananın üstlenmesi yönünde yeni önlemler alınmalıdır.

Satın alma gücü paritesine göre, Türkiye sigara fiyatında 37 Avrupa ülkesi içinde en ucuz ülke konumundadır. Etkin bir vergi artışı politikasıyla, sigaranın sağlık sistemi ve ekosistemimize zararlarını da maliyet fiyatına ekleyerek çocuklarımızı, gençlerimizi ve ekosistemimizi bu zehrin ağından koruyabiliriz.

Aynı şekilde tiryakilerin SGK primleri, içmeyenlere oranla daha yüksek olmalıdır. Sigara kullanmayan insanımız, sigara içenlerin ekonomimize ve sağlık sistemimize yüklediği ilave riskleri sırtlanmak zorunda değildir. Bunu, tütün ürünü kullanmayanların SGK primlerini belli bir oranda düşürmek şeklinde düşünmeliyiz. Bu şekildeki bir değişikliğin daha kolay kabul göreceği açıktır.

Sigaradan zarar gören vatandaşlarımıza sigara şirketlerine yönelik dava açabilmenin önü açılmalı ve bu süreçte hukuki ve mali destek sağlanmalıdır. Bu sayede, tütün endüstrisinin sorumluluklarını yerine getirmesi ve zarar verdiği bireylerin haklarını arayabilmesi mümkün olacaktır.

Dumansız Hava Sahası ve tütün ürünleri ile mücadelede uygulamada olan kanun, yönetmelik ve düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, denetim ve uygulama süreçlerinin şeffaf ve tutarlı bir şekilde yürütülmesini sağlayacak bağımsız bir denetim sistemi geliştirilmelidir. Bu sistem, yasa ihlallerini tespit ederek gerekli yaptırımları uygulayacak ve kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirecektir.

Sigara bırakmayı teşvik edecek çalışmalara daha fazla ağırlık verilmelidir. Örneğin, TOKİ'den ev, işe giriş kolaylığı, evlenme yardımı gibi teşvikler sigarayı bırakma oranlarını artırabilir. Bu teşvikler, sigara bırakmanın bireysel ve toplumsal faydalarını daha görünür kılarak, sigara içenlerin bu kararı vermelerini kolaylaştırabilir.

Tütün bağımlılığı ile mücadelede doktorlarımıza, sanatçılarımıza, öğretmenlerimize, din adamlarımıza çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Toplumu yönlendiren, rol model olan, sözü dinlenen herkes sigaranın zararlarını daha fazla dillendirmelidir. Özellikle gençler arasında sigara kullanımını azaltmak için bu figürlerin etkin rol alması gerekmektedir.

Tütünle mücadelede dünyada başarılı olan birçok örnek bulunmaktadır. Bu örnekler, Türkiye için ilham kaynağı olabilir ve stratejilerimize yön verebilir.

Yeni Zelanda, 2025 yılına kadar tütünsüz bir ülke olma hedefi koymuştur. Bu hedef doğrultusunda, sigara ve diğer tütün ürünlerinin satışının tamamen yasaklanması planlanmaktadır. Ülke, bu hedefe ulaşmak için fiyat artırımları, satış kısıtlamaları, geniş çaplı halk sağlığı kampanyaları ve bağımlılığı azaltıcı programlar uygulamaktadır.