Paris 2024 Olimpiyatları açılış töreninde, Leonardo Da Vinci'nin ünlü "Son Akşam Yemeği" tablosunun parodisi olduğu iddia edilen LGBT temalı bir aktivite sergilendi. Bu sahne, sadece bir sanatsal ifade değil, insan tabiatını bozan, aile yapısını ifsat eden ve nesillerin emniyetini tehdit eden küresel bir senaryonun parçası olarak karşımıza çıktı. Bu gösteri, toplumun temel değerlerini yıpratmak, ahlaki normları zedelemek ve geleneksel aile yapısını tehlikeye atmak amacıyla tasarlanmış bilinçli bir saldırı olarak değerlendirilmelidir.
Bugün dünyada, LGBT hareketinin ötesinde, cinsiyet kavramını belirsizleştiren ve ortadan kaldırmaya yönelik birçok strateji gözlemleniyor. Unisex kavramı altında hem erkek hem de kadınların giyebildiği, cinsiyet farklılıklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan giyim modelleri hızla yaygınlaşıyor. Bu tip uygulamalar son yıllarda özellikle çocuklar için planlı bir propagandaya dönüşmüş durumdadır. Ayrıca, çizgi film ve popüler kültürdeki karakterler, cinsiyetleri belirsiz veya tamamen silik hale getirilmiş şekilde tasarlanmakta. Erkek mi kız mı olduğu anlaşılmayan karakterler, yeni neslin zihninde cinsiyet kavramını bulanıklaştırmaktadır. Bu durum, gençlerin cinsiyet kimliği konusunda kafa karışıklığı yaşamasına neden olmakta ve toplumsal cinsiyet rolleri tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Paris 2024 Olimpiyatları'nda sergilenen LGBT temalı gösteri, işte bu küresel senaryonun bir parçasıdır. Toplumun büyük bir kesimi, bu tür gösteriler ve medya içerikleriyle farkında olmadan bu kültürel dayatmaya maruz kalmaktadır. Sanat ve spor gibi evrensel değerleri temsil eden platformlar, bu tür ideolojik dayatmalarla aslında toplumu şekillendirmek ve geleneksel değerleri yıkmak için kullanılmaktadır.
Bu küresel senaryo, cinsiyetin biyolojik bir gerçeklik olarak değil, tamamen bireyin tercihlerine ve sosyal inşalara dayalı bir kavram olarak görülmesini teşvik ediyor. Oysa, aile toplumun temel taşıdır ve tüm dinlerde kutsal bir yapı olarak kabul edilir. İslam, Hristiyanlık, Yahudilik ve diğer birçok inanç sisteminde, ailenin korunması, çocukların sağlıklı bir ortamda yetişmesi ve ahlaki değerlerin nesilden nesile aktarılması büyük önem taşır. Ancak, Paris 2024'te ortaya konulan bu tür gösteriler, bu kutsal yapıyı hedef alarak toplumsal değerleri topyekün yıkmayı amaçlamaktadır.