Peygamberimiz buyuruyor ki: "Allah'ın 99 ismini sayan, her gün zikreden cennete gider." Allah'ın 99'unun dışında da pek çok ismi vardır. Ancak insan acizdir, hepsini tam olarak sayamaz. "Zehirli şeylerin şerrinden Sana sığınırım ya Rabbi. Ben acizim, Sen her şeyi dünyada imtihan olarak yaratmışsın. Zehirli şeylerin şerrinden Sana sığınırım." Yine, "Kınamaktan ve kınanmaktan Sana sığınırım. Kötü gözlerden, kötü niyetli bakışlardan, nazardan Sana sığınırım" demelidir. Çünkü nazar haktır. Bir güzellik gördüğünde hemen Allah'ı hatırlamalısın. Mesela güzel bir çocuk gördüğünde "Maşallah" demelisin, "Vay be ne güzel çocuk!" deme. Arabaya, eşyaya bakarken de "Maşallah" de, Allah'ı hatırla. Biri sana kötülük ettiğinde, seni kızdırdığında kötü söz söyleme. "La havle ve la kuvvete illa billah" de. Mümin her hâlinde Allah'ı hatırlamalı, ağzından kötü söz değil, Allah'ı anan kelimeler çıkmalıdır.
CENNETMEKÂN ARİF HOCA'NIN MANEVİ RÜTBESİ
Bir zamanlar Arif Hoca adında çok büyük bir âlim varmış. Bu zat, son müderrislerden Mehmet Said Efendi'nin oğluymuş. Onu Acıpayam'a müftü tayin etmişler. O devirde orası çok kötüymüş, meyhaneler doluymuş, camiler boşmuş. Arif Hoca oraya gidince çok güzel konuşmalarıyla insanları etkilemiş. Tabii atalarımızın da mayası temiz, nasihat edince tesirini gösteriyor. Arif Hoca'nın yedi vaazından sonra ilçedeki yedi meyhane kapanmış. Millet camiye koşmaya başlamış. Bu durum, meyhanecileri rahatsız etmiş. Bir araya gelip hocayı öldürmek için plan yapmışlar. Bir sokak ayyaşına, sülalesine yetecek kadar para verip demişler ki: "Hoca evine giderken önünü kes, ana avrat söv, kavga çıkar, gerekirse öldür. Biz senin sülalene yetecek kadar para vereceğiz." Adam da akşam hocanın yolunu kesmiş, sövmeye başlamış. Hoca ise her sövgüye, "Çok yaşa evladım, güzel evladım, Allah ömrünü uzun etsin evladım" diye karşılık vermiş. Adam şaşırmış, karşılık vermediği için hocayı da öldürememiş. Sonra savcı olayı duyup bölgeye gelmiş, dilekçe hazırlamış: "Hocam, şuna imza at, bu ayyaşı şikâyet et." demiş. Hoca, "Yok evladım, ben ona teşekkür borçluyum." demiş. Savcı, şaşırmış, "Nasıl olur hocam Sana hakaret etti. Seni öldürecekti" deyince, Hoca şöyle demiş: "Ben ona sabrettim. Allah bana sabrımdan dolayı manevi bir rütbe verdi. O yüzden ona teşekkür borçluyum."
MÜMİN, ALLAH'IN GAZABINDAN RIZASINA SIĞINMALI
İşte mümin de kötülükle karşılaştığında sabır göstermeli, kötü söz söylememeli. "La havle ve la kuvvete illa billah" demeli. Ağzından "Allah belanı versin" gibi sözler çıkmamalı. Allah'ı hatırlamalı. Güzel şey gördüğünde "Maşallah", şaşırdığında "Subhanallah", başarı kazandığında "Elhamdülillah" demeli. Peygamberimiz de böyle öğüt vermiştir: "Her durumda Allah'ı hatırlayın." Mümin, Allah'ın gazabından, rızasına sığınmalı, "Ya Rabbi, Seni sena ederim ama Seni layık olduğun şekilde övemem. Ben aciz bir kulum. Kusurlarımı görme, affet" diyerek boyun bükmelidir. Mümin, güzel peygamberinin sözlerine uyarak ebedi âleme hazırlanır. En büyük nimet, "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah" demektir. Bu nimeti elde eden kişi ne büyük devlete kavuşmuştur.

 
									 
								 6
									6