Misafir çocuğa sofra yasağı

Avustralya'da misafirliğe gittiği bir evde çocuğun başına gelenler gündem oldu. Yemek masasına oturtulmayan çocuğun bir başka odaya gönderilmesi ve gün boyunca hiçbir şey ikram edilmemesi tepki çekti. Misafire günlerce önceden hazırlık yapan Türk anneleri için bu, ev sahipliğine uymadığı gibi aynı zamanda vicdansızlık!

Şimdi size anlatacağım hikâye, yurt dışında yaşandı. Annenin durumu Tik Tok hesabından paylaşmasıyla tüm dünyaya yayıldı ve birçok ülkede de tartışılıyor. Olay şöyle; sık sık kızının en yakın arkadaşını oyun buluşması (playdate) etkinliğinde evinde misafir eden ve çocuğa gözü gibi bakan anne, bu sefer de kızının arkadaşının evinde oyun buluşmasına katılmasına izin veriyor. Ancak hiç aklına gelmeyecek bir durum yaşanıyor. Kızı saatlerce arkadaşının evinde kalır ama bu zaman içerisinde kızına ne yemek ne de su verilir. Sofra kurulduğunda aile üyeleri sofraya oturuyor ama misafir çocuğu başka bir odaya gönderip yemek bitene kadar orada bekletirler. Annesi ise ara ara mesajla kızının durumunu sorar. Her defasında her şeyin yolunda olduğu söylenir. Kızımı misafirlikten alan anne, olanı biteni evde öğrenir. Kızına bir bardak su bile verilmemiş. Üstelik kızı, arkadaşıyla arası bozulmasın diye bunları annesine anlatmaktan çekiniyor. Saatlerde kızının aç ve susuz bırakıldığını anlatan anne, öfkeli bir şekilde sitem ediyor. Üstelik can alıcı nokta, kendileri yemek yerken kızının başka bir odaya gönderilmesi... Bu olay sosyal medyada da çok konuşuluyor. Kimi bunun insanlık dışı olduğunu kimi ise küçük kızın sofraya alınmayarak dışlandığını söylüyor.
Durum biz Türk anneler içinse daha vahim. Misafirperverliğiyle tanınan topraklarda yaşıyoruz. Bizlere bir çocuk emanet edildiğinde onu kendi çocuğumuzdan ayırmaz hatta daha da fazla özen göstererek ağırlarız. Defalarca yemek sunar, çeşit çeşit ikramda bulunuruz. Hatta çoğumuz daha gelmeden börek, poğaça, pasta, limonata gibi hazırlıklarını mutlaka yapar, kenarda tutar. Bu sebeple videonun altına yapılan "Kendi evinin kuralları vardır" argümanı bize pek mantıklı gelmez.

AHLAKI BİR SORUMLULUK
Bu olay, çocuklar arası ilişkiler kadar ebeveynler arası iletişim eksikliğini de gündeme getirdi. Misafir çocuğun beslenmesi, yalnızca bir "ikram" meselesi mi Yoksa ev sahibi ebeveynin ahlaki sorumluluğu mu
Bence mesele, yalnızca açlık ya da susuzluk değil. Çocuklar, bizim yetişkinler olarak kurduğumuz sosyal atmosferin içine doğuyor. Bir çocuğun, arkadaşının evinde kendini "ikinci planda" hissetmesi, ilerideki sosyal güveni ve empati yeteneği açısından iz bırakabilir. Üstelik bu durum hem ev sahibi hem de misafir ebeveyn arasında önceden konuşularak kolayca önlenebilirdi.


SESSİZ KALMAK MI ANNEYLE KONUŞMAK MI
Tepkiler çoğunlukla sosyal medya üzerinden geldi. Birçok kişi "Çocuğun yanında yemek verilmeyen bir aileye ne demeli" diye sordu. Bazıları, "Yemek sunmayı reddetmek yerine tek yapılması gereken şey 'geliyorsanız akşamdan önce toplu yemek hazırlıyorum, bilgi verir misiniz' demek olurdu" görüşündeydi.
Ancak annenin yaşadığı ikilem, şu: Ev sahibiyle doğrudan yüzleşmek, çocuğun en yakın arkadaşıyla ilişkisinin zarar görmesine yol açabilir. Kızının isteği üzerine sessiz kalmak; ama bu sessizlik, annenin vicdanını huzursuz kılıyor.
Siz olsanız ne yapardınız Çocuğunuzu bir daha başka bir eve göndermez, bu durumu karşıdaki anneyle konuşur ya da sessiz kalarak o kişiyi yok mu sayardınız

ÇOCUĞUNA DEĞER VERİLMEDİ
Bizim için, başka bir evde çocuğunun aç kalması yalnızca fiziksel bir ihmal değil; "Çocuğuma değer verilmedi" hissini doğurur. Bu hikâye Türkiye'de konuşulsa ilk tepki, "O çocuk sofraya davet edilmez mi Sofraya bir tabak daha eklemek bu kadar mı zor" olurdu. Türk kültüründe misafir, evin bereketidir; misafir çocuksa evin neşesi. Onu aç göndermek, sadece sofradan değil, gönülden de eksiltmektir.