Çocuk uyur anne çözer... Ev ödevi kimin görevi

Ev ödevi bazen çocuğun değil, annenin sorumluluğu gibi hissediliyor. Oysa ödevin amacı, öğrenmeyi güçlendirmek ve çocuğa sorumluluk bilinci kazandırmaktır. Anne-baba ödevi yaptıkça çocuk öğrenme isteğini kaybediyor. Gerçek rehberlik, çocuğun kendi çabasına alan açmakla başlıyor

Akşam saati... Sofra kurulmuş, televizyonun sesi fonda hafifçe duyuluyor. Çocuk okuldan gelmiş, yorgun ama aklında bir şey var: ödev. Anne ise çoktan o ödevin bir parçası hâline gelmiş durumda. "Yaptın mı", "Bitmedi mi hâlâ", "Yarın öğretmen ne der" gibi cümleler havada uçuşuyor.
Bir süre sonra masadaki defter, çocuğun değil, annenin sorumluluğuymuş gibi hissettiriyor. Oysa asıl soru şu: Ev ödevi kimin görevi
Birçok anne-baba, çocuğunun ödevini tamamlaması için büyük çaba harcıyor. Çünkü içten içe biliyor: Çocuk ödevini yapmazsa, öğretmen yalnızca çocuğa değil, velisine de sitem edecek. Bu kaygı, "Ben iyi bir anne miyim" sorusuna kadar uzanıyor. Oysa ev ödevlerinin asıl amacı öğrenmeyi güçlendirmek... Yani ödev, çocuğun sorumluluğu ve öğrenme yolculuğunun bir parçası. Annebabanın görevi, ödevi yapmak değil, çocuğa rehberlik etmektir.

SORUMLULUK BİLİNCİ GELİŞMİYOR
Ne var ki modern ebeveynlikte bu sınır gittikçe bulanıklaşıyor. "Yardım edeyim derken" yapılan ödevler, çocuğun kendi çabasının yerini alıyor.
Sonra da çocuk, "nasıl olsa annem hatırlatır", "babam kontrol eder" diye düşünmeye başlıyor. Böylece sorumluluk bilinci gelişmiyor, öğrenme içsel bir ihtiyaç olmaktan çıkıyor. Oysa çocuk, hata yaparak da öğrenir. Eksik yaptığı bir ödev, bazen en kalıcı derslerden biridir.


ÖĞRETMEN NE DER KAYGISI
Belki de biz ebeveynler, çocuklarımızın başarısından çok kendi kaygımızla uğraşıyoruz. "Yapmazsa öğretmen ne der" cümlesi, çoğu zaman çocuğa değil, bize ait bir korku. Bu korku, çocuğun öğrenme sürecine gölge düşürüyor. Çünkü kontrol, sevginin yerini aldığında, çocuk içsel motivasyonunu kaybediyor. Kendi çabasını değil, bizim memnuniyetimizi ölçmeye başlıyor.