İslam'ın ilk emri "Oku!" dur. Hepimiz biliriz. Bu emir, bize ilmin Allah'ın adıyla ve O'nun rızası için yapılması gerektiğini hatırlatır.
Günümüzde eğitim yalnızca diploma, kariyer ya da maddi kazanç için bir araç hâline geldi. Oysa İslam'ın öğrettiklerinin merkezinde şiddetin yerine muhabbeti, nefretin yerine merhameti koymak vardır.
Eğitim, bireylerin hayatını ve toplumların biyolojik ritmini etkileyebilen bir güçtür. Yapılan bazı araştırmalar göstermiştir ki okuma alışkanlığına sahip bireylerin beyin dalgaları, uyku düzeninde daha istikrarlı bir "derin uyku evresi" oluşturur; bu da öğrenmenin bilgi sahibi olmanın yanı sıra, sağlıklı yaşam için de temel olduğunu kanıtlar. Eğitim, zihinleri aydınlatmakla kalmaz, bedenin biyolojik dengesi üzerinde de koruma kalkanı işlevi görür.
Peygamberimiz "Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim" demiş. "Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun!" diyerek inananları ilme teşvik etmiştir.
Bugün çocuklarımızın yaşadığı pek çok sorun, aslında onları değerlerimize göre eğitemememizden kaynaklanıyor. Bağımlılıklar, sanal dünyanın bataklığı, yanlış ideolojiler ve akran zorbalığı… Bunlar hep boşluktan, ilgisizlikten doğuyor. Peygamberimizin "Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir miras bırakamaz" uyarısını unutmamak gerekir.
Eğitim önce ailede başlar. Aileden sonra en önemli durak okullardır. Sevgi, saygı, tahammül ailede ve okulda verilmezse, sokakta öfke ve şiddet olarak karşımıza çıkar. Adalet, merhamet ve edep öğretilmezse, toplumda haksızlık ve kargaşa olarak kendini gösterir.
Çocuklarımızı iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmayı öğretmeliyiz. Onları sadece bilgiyle değil, değerlerle de donatmalıyız. Çünkü gerçek ilim, hakkı bilmektir.