Deprem kuşağında yer alan bir ülkede yaşıyor olmamız, bizlere güvenli ve sağlam şehirler kurmanın önemini her fırsatta hatırlatıyor. Bu nedenle hepimizin hayali, modern dünyanın ihtiyaçlarına cevap veren, estetik açıdan da şehrin ruhuna yakışan yapılarla çevrili bir çevrede yaşamak.
Kentsel dönüşüm, aslında büyük bir fırsat. Yılların yorgunluğunu taşıyan binaların yerine hem dayanıklı hem de zarif yapılar inşa edebilmek; şehirlere yeni bir kimlik ve canlılık kazandırır. Bu süreç bina yapımı, şehir planlaması, ulaşım, yeşil alan düzenlemesi ve kültürel mirasın korunmasını da içine alan geniş kapsamlı bir yenilenme hareketidir.
Avrupa'nın birçok şehrinde, yapıların yükseklik sınırından cephe renklerine kadar belirli standartlarla korunması, şehir kimliğini güçlendiriyor. Bizim coğrafyamızda da yüzlerce yıl ayakta kalabilmiş tarihi eserler, doğru malzeme ve özenli işçilik sayesinde bugün hâlâ varlığını sürdürüyor. Bu miras, bize yol gösterici bir örnek teşkil ediyor.
Gelecek için en büyük dileğimiz, yapılan binaların yalnızca sağlamlık açısından değil, aynı zamanda estetik açıdan da ortak bir standarda sahip olması. Böylece şehirlerimiz, kimliklerini koruyarak modern bir görünüme kavuşabilir. İnşaat sürecinde çevreye duyarlı yöntemler, kaliteli malzeme ve disiplinli bir çalışma anlayışıyla çok daha güzel sonuçlar elde edilebilir.