Kalp attıkça umut var

Albert Camus "Kışın ortasında, içimde yenilmez bir yaz buldum" der. Belki de umut tam olarak budur. Koşullar ne kadar sert olursa olsun, içimizdeki yaşama isteğinin sönmemesi.

Bazen hayat bizimle dalga geçiyor gibi tüm yolları üst üste kapatır. Planlar bozulur, emekler boşa gider, iç sesimiz bile "Her şey bitti" der. Oysa gerçekten biten şey çoğu zaman yol değil, inançtır. Tam da böyle anlarda, en umulmadık kapılar aralanır.

Aslında insan nefes aldığı sürece yeniden deneme şansına sahiptir. Bir kapının kapanması son değildir; farklı bir yönü fark ettirir. Gerekli olan, onu görüp, adım atacak cesareti bulmaktır.

Jules Verne, "İnsanın kalbi attıkça, her zaman bir şans vardır" der. Bu yaşama dair güzel bir felsefedir. ünkü her kalp atışı, "devam et" diyen bir mesaj taşır.

Kimi zaman cesaret, büyük kararlar almak değil, bir gün daha dayanabilmektir. Einstein, "Ben özel bir yeteneğe sahip değilim, sadece ısrarcıyım" derken bunu anlatır. ünkü çoğu zaman başarı ya da mutluluk, zekâdan çok dirence bağlıdır.

Hayatın ritmi hep aynı değildir. Kimi gün hızlanır, kimi gün yavaşlar. Ama nefes aldığımız sürece her şeyin değişme ihtimali devam eder. Bu yüzden, karanlık anlarda tek yapmamız gereken şey kalbimizin sesini dinlemektir. O attığı sürece bir şans daha var demektir.

Cumhuriyetin Kalbi Neden Ankara Oldu

13 Ekim 1923, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biridir. Ankara'nın resmen Türkiye'nin başkenti ilan edildi gün. Karar basit gibi görünse de, aslında hem askeri hem coğrafi hem de siyasi gerekçelere dayanır. Üstelik bu karar, Cumhuriyet'in karakterini şekillendiren sembolik bir adımdır.

Atatürk'ün neden İstanbul yerine Ankara'yı tercih ettiğini anlamak için o dönemin koşullarına bakmak gerekir. 1920'lerin başında İstanbul hâlâ işgal altındaydı. Yabancı güçlerin kontrolündeki bir şehirde ulusal egemenliğe dayalı bir devlet kurmak mümkün değildi. Ankara ise Anadolu'nun ortasında, işgalden uzak, güvenli bir konumdaydı. Savaş döneminde Millî Mücadele'nin karargâhı burada kurulmuş, yeni devletin temelleri de bu şehirde atılmıştı. Dolayısıyla başkent ilanı, bir anlamda Millî Mücadele'nin başladığı yerin, yeni Türkiye'nin merkezi olarak tescillenmesiydi.

Ayrıca Ankara, Atatürk için merkezileşme fikrinin somut bir simgesiydi. Osmanlı döneminde başkent hep batıya, yani İstanbul'a odaklanmıştı. Devletin yönetimi Boğaz çevresine sıkışmış, Anadolu geri planda kalmıştı.