En doğru karar verilmiş olandır

Bazen öyle anlar yaşarız ki, sağa mı dönsem sola mı bilemeyiz. Bir karar vermek gerekir ama her ihtimalin ucu ayrı bir bilinmezdir. İşte tam orada kilitlenip kalırız ya... Asıl mesele orada başlar.

Karar vermek zordur, kabul, ama karar verememek daha çok yorar insanı. Çünkü birini seçmediğinde, aslında hepsini seçmemiş olursun. Bekleyip durursun ama hayat beklemez. Bir yere varmak istiyorsan, yürümeye başlaman lazım. Hangi yoldan gidersen git, en azından bir manzara görürsün. Öbür türlü, aynı noktada dönüp durup, hayıflanmakla geçer ömür.

Evet, bazen kararlarımızdan pişman oluruz. Ama neyi seçersek seçelim, diğer seçenek hep bir muammadır aslında. Ve insan, bilinmeyeni hayal eder ve gözünde gereğinden fazla büyütür. O yüzden seçtiğin yol mu daha iyiydi, yoksa diğer ihtimal mi daha iyi olurdu, asla tam olarak bilemezsin. Belki de iki yol da seni gitmek istediğin yere götürmeyecekti. İşte bu yüzden pişmanlık çoğu zaman boşuna yaşanır; çünkü neye pişman olduğunu aslında hiçbir zaman tam olarak bilemezsin. Oysa seçtiğin yol yanlış bile olsa, sonunda bir şey öğrenirsin.

Sözün kısası, genelde "mükemmel karar" diye bir şey yoktur. Sadece cesurca alınmış kararlar vardır. O yüzden kalbinin sesine kulak ver, biraz da gözünü karart. Çünkü bazen en doğru seçim, bir şeyleri seçmiş olmaktır.

Dijital göçebe olmak

Sabahları işe yetişmek için çalan alarmla uyanmak yerine, dalga sesine uyanan insanlar var artık. Takım elbiseyi dolaba kaldırıp, parmak arası terliklerle haftalık toplantıya katılan; kahvesini sahil kenarındaki kafeden içip, müşteri raporlarını Bali'den gönderen; İstanbul'da doğup Lizbon'da vergi veren insanlar, dijital göçebeler.

Peki, bu dijital göçebe neymiş derseniz; Yeni çağın göçebeleri bunlar. Teknoloji sayesinde işini internet üzerinden yapabilen ve fiziksel bir ofise bağlı kalmadan dünyayı gezen insanlar. Ne kalıcı bir adresleri var ne de alışıldık bir düzenleri. Onlar için gerekli tek şey, internet bağlantısı.

Grafik tasarımcılar, yazılımcılar, içerik üreticileri, online koçlar... Liste uzun. 2000'lerin başında internetin yaygınlaşmasıyla filizlenen bu kavram, özellikle pandemi sonrası patladı. Bugün dünya çapında 35 milyondan fazla dijital göçebe var. Türkiye'den de bu kervana katılanların sayısı her geçen gün artıyor.

Pandemiyle birlikte hızla yayılan uzaktan çalışma kültürü, artık geçici bir çözüm değil, kalıcı bir yaşam biçimine dönüştü. Bugün birçokları için iş, ofisle eş anlamlı değil. Hasan Can'ın bir programda yaptığı esprideki gibi: home ofis değil, hem ofis. Yani hem ev, hem iş yeri. Ekran varsa masa her yerde olabilir. Ve bu özgürlük hissi, özellikle genç nesli kıtalar arası bir harekete sürükledi. Kalabalıktan sıkılanlar, pahalı şehirlerden kaçanlar valizini toplayıp kıyı kentlerine yöneldi.