Birini 12 dakikada unutmak mümkün mü

Size takıntılı olduğunuz birini 12 dakikada unutabileceğinizi söylesem bana inanır mıydınız Evet, kulağa saçma geliyor. Ama bilim dünyası diyor ki, beyninize doğru komutları verirseniz, kalbiniz en azından sessiz kalmayı öğrenebilir.

Araştırmalara göre aşk, kimyasal bir alışkanlık. Yani aslında aşık olduğumuz kişi değil, o kişiye bağlı yaşadığımız duygusal iniş çıkışlar bizi bağımlı hale getiriyor. Örneğin, mesaj gelince dopamin yükseliyor, sessiz kalınca düşüyor. Tıpkı bir ödül-ceza sistemi. O yüzden "onsuz yaşayamam" cümlesi, çoğu zaman "onsuz o duyguyu hissedemem" anlamına geliyor. İşte bu noktada devreye o meşhur 12 dakika giriyor.

Bilim insanları, kısa ama yoğun bir zihinsel egzersizin bu döngüyü geçici olarak kırabildiğini söylüyor. Kural basit: Yeniden çerçevele, hatırla, bırak, yönlendir.

Önce idealize ettiğin kişiyi, gerçekte olduğu haliyle hatırlıyorsun. Seni görmezden geldiği anları, kırdığı sözleri, küçümsediği davranışları tek tek aklına getiriyorsun. Amaç nefret etmek değil, hayalin yerine gerçeği koymak.

Sonra bir kağıda seni nasıl hissettirdiğini, hangi anlarda değersizleştirdiğini, nasıl yavaş yavaş seni dönüştürdüğünü yazıyorsun. Yazıyı okurken, beynin duygusal tarafı geri çekilmeye başlıyor ve yerini mantık alıyor.

Ardından gözlerini kapatıp o kişiyi uzaklaşırken hayal ediyorsun. Ama peşinden gitmek yok, sen kendi yoluna dönüyorsun. Her tekrarda, beynin "bağlan" komutunu biraz daha sessize alıyor.

Ve son olarak, dikkatini kendine çeviriyorsun. Her özlem anında küçük bir eylem yapıyorsun. Mesela kısa bir yürüyüş, sıcak bir kahve, derin bir nefes almak gibi... Beyin zamanla yeni ödülünü buluyor. Ödül artık o değil, sen oluyorsun.

Özetle, bu 12 dakikalık mucize, aslında beynine "o kişi senin mutluluk kaynağın değil" mesajını vermenin değişik bir yolu. Elbette kimseyi 12 dakikada tamamen unutamazsın. Ama 12 dakikada aşk dediğin şeyin bir yanılsama olduğunu fark edebilirsin. O farkındalık, iyileşmenin ilk adımıdır. ünkü aşkın en güçlü büyüsü, mantığın kısa süreli tatilinde saklıdır. Onu geri çağırdığında, yeniden sen yönetmeye başlarsın.

Beklentisiz sevmek ustalık ister

Sevilmek bir lüks değil, insanın temel ihtiyaçlarından biridir. ünkü insan, varoluşunu ve kendine duyduğu saygıyı sevilme deneyimi üzerinden değerlendirir. Bir omuz, bir "iyi ki varsın," iki saniyelik bir anlayış ruhun oksijenidir. Ne var ki oksijenin kıymeti, havasız kalınca anlaşılır. Sevgiye duyulan beklenti de tam burada devreye girer; insan bekledikçe kırılmaya, umut ettikçe hayal kırıklığına daha açık hale gelir. Bu da sonun başlangıcıdır.

Bu yüzden nice insan, sevgiye ihtiyaç duyduğu halde, ihtiyacı yokmuş gibi davranır. Güçlü görünmek için duvarlar örer, sevgisini saklar, bakışlarını sertleştirir. Oysa içeride hâlâ sevilmek isteyen bir çocuk yaşar.

Aslında sorun, sevilme isteğinde değil, kendi değerini başkalarının sevgisine teslim etmektedir. Sevilmek ihtiyaçtır ama birine bağımlı hale gelmek, insanın özgürlüğünden vazgeçmesidir.

Sevginin en tehlikeli yanı ise