Deprem... Ekonomi... Neden başaramıyoruz

Deprem Türkiye için büyük tehdit. Uzun yıllardan beri biliniyor. Üstelik en acı şekilde, büyük can ve mal kayıpları ile... Depreme hazırlıklı olmak, hasarı ve kayıpları en aza indirmek için yapılması gerekenler de biliniyor. Eee, o zaman Meksika da tıpkı Türkiye gibi deprem tehdidi ile yaşayan bir ülke. Geçmişte çok şiddetli depremler yaşadı ve çok büyük kayıplar verdi. Kalabalık nüfusu ve gelişmişlik düzeyi ile hayli benzeşiyoruz. Ama Meksika deprem kaybını en aza indirecek çözümlerini hayata geçirdi. Erken uyarı sistemi ile depremi dakikalar öncesinden haber veriyor ve insanları bulundukları yeri boşaltacak zaman kalıyor. Tabii orada binalar bizdeki gibi gökdelenler değil, en fazla beş katlı yapılar, çünkü yasak. Bizde erken uyarı sistemi olsa bile 20 kattan aşağıya inmek imkânsız... Bırakın Japonya'yı Meksika bile bunu başarıyorsa... Neden biz başaramıyoruzMakroekonomik verilerin giderek bozulduğu bir ülkeyiz. Evet enerji, hammadde, gıda fiyatları gibi küresel ve yerel sorunlar var ama bu ülkenin en önemli sorunlarından biri katma değeri yüksek ürün imal edememesi ve tabii onu dış pazarlara satamaması. Oysa cari açığın ilacı katma değerli teknoloji üretmek. Bu biliniyor. Bunu yapmanın yolu Ar-Ge'den geçiyor. Onun da şifreleri üniversite-sanayi işbirliğinde yatıyor. Artık yıllardır bu da iyi biliniyor. Hatta ciddi ve önemli Ar-Ge teşvikleri de var. Buna karşı çıktılar yani bunun yüksek teknoloji ürüne dönüşmesinde ve bunun dış pazarlara satılmasında çok büyük sıkıntı var. Yüksek teknoloji sınıfındaki ürün ihracatımız toplam ihracatın (imalat sanayisindeki) sadece yüzde 3'ü. Neden başaramıyoruz Bunun için hayli iyi bir sanayi kültürümüz var, 208 üniversite, 100'ü aşkın teknoloji transfer merkezi (TTO), 50'ye yakın teknoloji geliştirme bölgesi (TGB), onlarca teknopark, şirketlerin Ar-Ge merkezleri... Peki neden Neden araştırmaların sonuçlarını toplumsal faydaya, ticari ürüne dönüştüremiyoruz ÜSİMP KONGRESİ'NDEN ÖĞRENDİKLERİMAnkara ODTÜ'de iki gün süren ÜSİMP Kongresi'nde bu sorunun yanıtını aramaya çalıştım. Kısa adıyla ÜSİMP, Üniversite-Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu 2007 yılından beri üniversite ve sanayi arasında önemli bir arayüz, önemli bir sivil platform.. Başkanı Prof. Dr. Hamit Serbest ve başkan yardımcısı Prof. Dr. Fazilet Sükan Vardar bu işbirliğinin gelişmesine neredeyse ömürlerini adamış iki isim...Konferansın bu yıl ana teması üniversite sanayi işbirliği ile krizleri fırsata çevirmek idi. Konu önemli çünkü tehditler ve krizler artarak devam edecek. Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm öne çıkan çözümler arasında ve bunların da yolu Ar-Ge'den geçiyor. Atabay İlaç Türkiye'de yüzde 100 yerli iki üç firmadan biri. Önemli Ar-Ge yatırımları var. Şirketin sahiplerinden ve yönetim kurulu üyesi Doğan Taşkent konferansta yaptığı konuşmada, "Pandemi başlarında iki hafta ilaç hammaddesi gelmedi, eğer