Çizgi... İçinde misin, dışında mı
Yıllardır böyle. İktidar sınırları belirliyor, çizgiyi çiziyor. O çizginin içinde kalarak muhalefet yapmaya çalışırsan olmuyor, olmaz, gördük... Çizginin dışına geçebilmenin koşullarını yaratmak ve oyun alanını genişletmek gerek. 31 Mart seçimleri bunun kapısını işaret etti sadece. Aralamadı bile. Önce bunu kabul edelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kurduğu yapının temeli kamplaşma ve düşmanlık üzerine. Esasen varoluşu da buna dayanıyor. Esnemelere, uzlaşılara tahammülü yok. Kimi zaman küçük alanlar açılmasına göz yumuyor, siyasi taktik gereği. Belki sınırların ne kadar zorlanabileceğini görmek istiyor. Ama o kadar.
Türkiye'nin geleceğini belirleyecek devasa gündem maddeleri var: yeni anayasa, yeni müfredat taslağı, yargıdaki hak ihlalleri, ekonomik durum...
Sadece "karşıyız" demek ile olmadığını bugüne kadarki tarihsel süreç gösterdi. İktidarın sınırlarını belirlediği çizginin dışına geçmek gerekiyor. Bunun mekanizmalarının doğru oluşturulması, doğru gerekçelendirilmesi ve halka anlatılarak geniş kitlerinin desteklerinin alınması gerek.
1 Mayıs'ta o çizgi geçilemedi. Evet "Anayasa Mahkemesi'nin Taksim mitingini haklı bulması" gibi son derece önemli bir gerekçe de vardı. Buna karşın kolay değildi. Devletin orantısız silahlı gücü karşısında halkı tehlikeye atmanın anlamı yoktu. Ama farklı kurgulanabilirdi. Önümüze bakalım...
CHP lideri Özgür Özel'in önünde ciddi sınavlar var. Arkasına aldığı rüzgârı doğru yönetmek zorunda.
YENİ MÜFREDATÇağın önüne geçmek... Mustafa Kemal Atatürk'ün en önemli özelliği çağının önünde giden bir lider oluşuydu. Tüm politikalarını bu doğrultuda belirlemişti. 100 yıl sonra yeni müfredat karşımızda.
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" tartışmaya açıldı. İçinde bir Arapça (maarif), bir Fransızca (model) barındıran başlık. Övünçle sunuldu. 21. yüzyılda Türkiye'nin bir eğitim reformuna gereksinimi apaçık. Ama ne yazık ki adına eğitim reformu bile denemiyor. Üstelik çağa uygun beceriler yerine değerler ön plana çıkarılıyor. Matematik bilmeden, integralden habersiz olan, iki kelime yabancı dili bir araya getiremeyen nesiller ile bırak çağın önüne geçilmesi, çağın yakalanması bile imkânsız.