24 yıl...

Neredeyse çeyrek asır... 2001 yılının ağustos ayında "adalet ve kalkınma" iddiası ile kurulan AKP'nin iktidarının kendi kadrolaşmaları ile çıkardığı yasalar ile ardından tek adam rejimi ile ilmek ilmek inşa etmeye çalıştığı yeni Türkiye. Ekonomik istikrar yerini derin yapısal krizlere, demokratik reform vaatleri devasa bir kurumsal güven kaybına çoktan bırakmış. AKP oyları erimiş. Her taşın altından çetelerin çıktığı, çürümenin artık toplumun her katmanına yayıldığı bir yapı. Ortada artık ne adalet kalmış ne de kalkınma.

Söyleyecek yeni bir sözü yok çünkü bugüne kadar yerine getirilmiş bir vaat de ortada yok. Elindeki tek silah en güçlü rakibini susturmak. O da zaten tam da bunu yapıyor. Aylardır, sistematik şekilde. Halk ile en yakın temas halinde olduğu yerden yani belediyelerden başlayarak. CHP'li belediyelere yönelik tutuklamalar, rüşvet iddiaları ile ana muhalefet partisini ülkenin yegâne gündemi haline getiriyor. Ana akım ekranlarda muhalefet liderlerine kapılar kapalıyken cumhurbaşkanının her mitingi ve konuşması saatlerce yayınlanıyor. Muhalefet belediyelerine yönelik "terör bağlantısı", "rüşvet çetesi" gibi suçlamalar, önce anonim sosyal medya hesapları ve yandaş gazeteler üzerinden servis ediliyor, ardından yargı eliyle resmileştirilip algı operasyonuna dönüştürülüyor. Böylece toplum tek yönlü propaganda altında tutuluyor, muhalefet savunmaya zorlanıyor, gerçek krizler ise iktidarın kurguladığı yapay gündemlerin gölgesinde bırakılıyor.

24 yıl... AKP iktidarının ilk yıllarında doğanlar artık iş yaşamına atılma yaşı gelmiş gençler. Tabii ortada iş varsa. Bakıyoruz TÜİK'in makyajlı verilerine göre bile genç işsizlik yüzde 20'lere dayanmış durumda; bağımsız araştırmalar ise geniş tanımlı genç işsizliğinin yüzde 37'yi, genç kadınlarda ise yüzde 46'yı aştığını ortaya koyuyor. Üniversite mezunları ya asgari ücretli işlerde çalışıyor ya da iş bulamayıp ailesine bağımlı yaşamaya devam ediyor. "Bu ülkede geleceğim yok" diyen gençlerin yurtdışına göçü rekor kırmış; beyin göçü, en parlak beyinleri ülke dışına itiyor. AKP'nin 24 yıllık mirası, umut yerine çaresizlik, üretim yerine vasıfsız işsizlik, gelecek yerine pasaport kuyruğu oldu.

AKP'nin 24 yıllık iktidarının en çarpıcı yansımalarından biri, devlet kadrolarında liyakatin değil sadakatin esas alınması oldu. Son günlerde art arda patlayan sahte diploma skandalları, bu çürümüş yapının en görünür kanıtı. Kamu kurumlarında üst düzey görevlerde bulunan isimlerin, gerçekte mezun olmadıkları üniversitelerden diplomalar "temin ettiği" ortaya çıktı. Bazıları eğitim görmedikleri bölümlerden mezun gösterilmiş, bazıları ise yurtdışında hiç gitmedikleri okullardan alınmış sahte belgelerle makam koltuklarına oturtulmuştu. Bu durum, yalnızca kamu yönetiminde kaliteyi çökertmekle kalmadı, aynı zamanda gerçek emek veren, yıllarca okuyan milyonların hakkını gasp etti.