Gazze soykırımının başlangıcını 7 Ekim 2023'müş gibi kabulleniyoruz. Oysa uzun yıllardır terörist İsrail'in kana boğduğu, insanlarını açlık ve yoklukla mengene gibi sıktığı Filistin'in yaralı bir parçası Gazze…
Aramızda kadim bağların bulunduğu Gazze üzerine yazdığımız yazıların sayısını bilmiyorum ama bildiğim bir şey var: Terörist İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırımda ölenlerin gerçek sayısı bilinmiyor. Bununla birlikte kelimelerimiz, bir pirinç tanesi kadar dahî düşmanın ayağına çelme olmuyor. Bu öyle bir gaflet, öyle bir insanlıktan kopuş ki terör örgütü İsrail'in terörist askerleri yardım almak için toplanan insanların üzerine kurşun yağdırıyor da gıkımız bile çıkmıyor. Oysa bu trajik ölümler birer istatistik değil; her biri bir hikâye ve yarım kalan hayatlar...
Ölü toprağı serpilmiş üzerimize, kötülüğün sıradanlaşmasını yaşıyoruz. Bizim içimizde Gazze'nin acısı kabuk bağladı, oysa orada oluk oluk kan akıyor.
Meslektaşlarımızı diri diri yaktılar
İşgalci İsrail, bebeklere, çocuklara yaptığı gibi, ölümü göze alarak Gazze'deki vahşeti duyurmaya çalışan gazeteci meslektaşlarımızı da diri diri yaktı. Al Jazeera muhabiri Anas al-Sharif'le birlikte altı gazetecinin basın çadırında katledilmesi, sadece bir savaş suçu değil; hakikatin de infazıdır. Bir gazeteci olarak meslektaşlarımızın korkunç bir şekilde katledilmesine elimizden üzülmekten başka bir şey gelmediği için mahcubuz. Çok