Sahada gözlemlediğim ve eğitimciler, öğrenciler ile velilerin bize ilettiklerinden yola çıkarak, kesintisiz 12 yıllık zorunlu eğitim sürecinin artık sorunlu eğitim sürecine dönüştüğünü yazan, dile getiren, girdiği her platformda 12 yıllık kesintisiz eğitim sürecinin artık revize edilmesi ve günümüz koşullarına uyarlanmasını dile getiren biriyim. Yıllardır bu konu üzerinde defalarca köşe yazısı yazdım. Çıktığım TV ve radyo programlarında dile getirdim. Amaca hizmet etmediğini söyledim. Sırtımızda bir kambur olarak durduğunu köşemde yazdım. Bu yükten bir an evvel kurtulmamız gerektiğine inandım. Dönem dönem bakanlığın bu konuda bir çalışma yapması gerektiğini de dile getirdim. Bu söylemler, dile getirişler kendi kişisel görüşümden ziyade sahada işin mutfağında olan eğitimciler, öğrenciler ve veliler başta olmak üzere 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden etkilenen herkes için yaptım.
Son dönemlerde gerek eğitimciler gerek gazeteciler ve medya mensupları gerek sivil toplum kuruluşu çalışan ve yetkilileri tarafından kamuoyunda, zorunlu eğitimin uzun bir süre olduğu o kadar çok dile getirildi ki bakanlık yükselen bu sesin haklı olduğu kanaatine vardı. Bakanlığın bakış açısı değişti. Gelen bu talebin samimi olduğuna inandı. Bu konuda bir şeyler yapılması gerektiği kanaatine vardı. Öyle ki Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin geçtiğimiz günlerde katıldığı bir TV programında gündeme dair yaptığı açıklamalarda zorunlu eğitim konusuna da değindi. "Toplumun büyük bir kesimi 12 yıllık eğitimin yüksek olduğunu ve tartışılması gerektiğini ifade ediyor. Benim görüşüm de öyle" ifadelerini kullandı.
Bu ifadeler ve bu yaklaşım biçimi çok kıymetli. Bir milli eğitim bakanının bu görüşlere sahip olması ve bu yaklaşımda bir perspektif sunması diğer ülkelerde baktığınızda nadir görülür; Bakanlar kabul etmez, reddeder ama sonrasında da değişikliğe giderler. Bizde ise Bakanın kabul etmesi ve benim de görüşüm o yönde demesi çok kıymetli. Bu da gösteriyor ki yakın bir zamanda bir değişiklik yapılması ve kesintisiz zorunlu eğitimden başka bir eğitim modeline geçilmesi kuvvetle muhtemel. Bir yeşil ışık yakılmış durumda.
Nasıl bir model sunulacağı ne gibi değişiklikler yapılacağı tabii belli değil henüz. Üzerinde çalışıldığına inanıyorum. Kamuoyunda farklı alternatifler dile getiriliyor, öneri olarak sunuluyor. Tabi bakanlığın deneyimli kadrosu bu alternatif teklifleri değerlendiriyordur diye düşünüyorum. Nihayetinde ülkemiz, milletimiz, çocuklarımız ve eğitimcilerimiz adına hangisi daha işlevsel daha verimli olacak ise onun uygulanmasında karar kılınacağından şüphem yok.
Eğitim üzerine kafa yoran, düşünen yazarlar, eğitim fakültelerinde öğretmen yetiştiren akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, dernekler, vakıflar başta olmak üzere bütün bir millet olarak bu konuda düşünmeli, fikirler üretmeliyiz. İşi sadece bakanlığa bırakmak haksızlık olur. Hem bakanlığın uyguladığı bir modeli eleştireceksiniz hem de fikir üretmeyecek, kenara çekilip seyredecekseniz bu doğru olmaz. Kenara çekilip izleyenler, bakanlığın uygulamaya koyacağı yeni muhtemel modeli de eleştireceklerdir.