Bavulu hazırlama zamanı
Toplumun çok yüksek beklentiye sahip olduğu ve stresi içerisinde en çok barındıran mesleklerden biri, belki de ilki öğretmenliktir. Evden mutlu bir şekilde çıkıp okullarına neşe ile giden öğretmenlerin, hemen her gün karşılaştıkları farklı ve yeni tablolar, olaylar, senaryolar yıpranmalarına ve beklentilerinin dışında bir gün geçirmelerine neden olabiliyor. Sabahları mutlu, huzurlu ve neşe ile çıktıkları eve; akşamları gergin, stresli, yorgun ve tükenmiş bir şekilde döndükleri oluyor. Her meslek zordur ama insanın insanı yontması, insana şekil vermesi, insanla uğraşması, ikna etmesi, dil dökmesi, bir şeyler öğretmesi, yol göstermesi, yola getirmesi kadar zorlu bir meslek, zorlu bir süreç daha yoktur belki de
Üstüne üstelik bir de velilerin beklentileri, memnuniyetsizlikleri, tepkisellikleri eklenince mesleği icra etmek gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. Yönetici tutum ve davranışları arzu edilen veya istenilen yönde değilse, mesleklerinde kendini yalnız hisseden öğretmenler dört göz ile okulun kapanmasını, tatili beklemeye koyuluyor. Yönetici ve idarecilerin tutum ve davranışları istenilen yönde ise öğretmenler kendilerini daha güçlü hisseder, mesleğini daha çok severek aşk ile şevk ile yerine getirir. Öğretmenleri ayakta diri tutan öğrencilerin yüzündeki tebessüm ve elde ettikleri başarı kadar yöneticilerin de tutum ve davranışlarıdır.
Kabul edelim, öğretmenlik zorlu bir meslek, meşakkatlerle dolu bir yolculuk. Yol uzun ve dönem dönem zorluklara göğüs germek gerektiği için öğretmenler fazlasıyla yoruluyor, yıpranıyor. Yorulan öğretmenlerin tatile çıkmaları, dinlenmeleri, zihinsel ve mental yorgunluğu atmaları gibi durumları fazlası ile hak ediyorlar. Dışarıdan ahkam kesip öğretmenlerin iki aylık tatillerine dil uzatanların bu mesleği değil bir yıl; birkaç ay, hatta bir iki hafta sınıfta ders anlatmaları, velilerle muhatap olmaları gerekir. O vakit empati yapabilir, hak verebilirler. Öğretmenler değil iki aylık dinlenme sürecini, çok daha fazlasını hak ettiklerini gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Ana sütü gibi helali hoş olsun temmuz ve Ağustos aylarındaki tatilleri.
Peki öğretmenler bu iki aylık zaman diliminde ne yapmaları ve süreyi nasıl değerlendirmeleri gerekir Asıl bu konu üzerinde durmak gerekir. Öğretmen arkadaşlara kesinlikle şu üç şeyi yapmalarını tavsiye ederim. Tez elden bir kursa yazılmaları ya da kendi imkanları ile çalışarak bir yabancı dil öğrenmeleri Gerçekten bu çok önemli bir konu; yurt dışına çıkan okurlarım var ise farklı bir dil öğrenmenin ne denli önemli olduğunu görürler. Dil öğrenimi hem farklı kültürleri yerinde gezmek görmek için hem de kendi meslekleri ile ilgili araştırma yapmak ve kendilerini geliştirmek için önemli. Ne kadar çok dil öğrenir isek o kadar çok kültürel seviyemiz, entelektüel birikimimiz, hayata bakış açımız, duruşumuz, yaşam tarzımız, standartlarımız gelişir ve değişir.
Bir diğer husus ise en az bir ülkeye gezi düzenlemeleri Farklı ülke insanını görünce kendinizi, ülkenizi, ailenizi, mesleğinizi ya sorguluyor ya kıymetini fark ediyor ya da geliştirmek için kendinize yeni kararlar alıyor yeni planlar yapıyorsunuz. Gittiğiniz her ülke bambaşka deneyimler ve bakış açıları sunuyor size. Asla heybeniz boş dönmüyorsunuz. Empati yeteneğiniz, hoşgörünüz çok daha fazla gelişmiş oluyor. İki aylık bu süreyi değerlendirip her yaz en az bir iki ülkeye gezi düzenlemelerini tavsiye ederim. Ekonomik olarak uygun bütçe ile gezilecek ülkeler var. Havayolu şirketleri son zamanlarda çok önemli kampanyalar düzenliyor. Tarihi, kültürü, yaşam tarzları, ekonomisi, ulaşımı, yemekleri başta olmak üzere her ülke kendine ait kendine özel farklılıklara sahip ve bu farklılıklar gidip gören kişide çok ciddi değişiklikler meydana getiriyor. 10'dan fazla ülke gören ben, en kısa sürede yeni ülkelere yelken açmayı planlıyorum.