R.T. Erdoğan Öğrenim Birliği'ne karşı

19 Nisan 2024 günü yayımlanan yazıdan sonra söyleşinin tamamını beş yazıya paylaştırmayı düşünüyordum ama bu durumda bazı çok önemli sorunlar değerlendirmeden uzak kalacaktı. Bu nedenle bu yöntemden şimdilik vazgeçtim. Bugün, 1993 yılında Refah Partisi MKYK üyesi ve adı geçen partinin İstanbul il başkanı olan R.T. Erdoğan'ın "2. Cumhuriyet Tartışmaları" adlı kitapta yer alan söyleşiden iki görüşünü ameliyat masasına yatıracağım:

Soru: Peki son olarak konu dağılacak ama demokrasi ve İslam hukuku noktasında bir şeyler sormak istiyorum. İnsanların benimsedikleri hukuk anlayışını terk etme gibi bir şansları var mı (s.431)

RTE: Tevhid-i Tedrisat Kanunu nelerin önünü tıkamak, nelerin önünü açmak içindi. Harf İnkılabı vasıtası ile ülkenin tamamının bir anda sıfır okuryazar seviyesine indirgenmesi kimlere yaramıştır

Bir fazilet rejimi olarak takdim edilen demokrasinin ana özelliği çoğunluğu elde etmektir. Yani yüzde 51 yüzde 49'a tahakküm eder. Oysa bize göre yüzde 99'un yüzde 1 üzerinde dahi tahakküm kurma hakkı yoktur. Bir ferdin dahi bir ülke menfaati için hakları elinden alınamaz. Bizim geçmişimiz bunun referansları ile doludur. (s.432)

R.T. Erdoğan bu cevapla Öğrenim Birliği'ne (Tevhid-i Tedrisat) Harf Devrimi'ne kökten karşı ve demokrasinin özünden habersiz, Cumhuriyet ve devrimlerin düşmanı bir siyasetçi olduğunu kanıtlamaktadır.

Osmanlı döneminde neredeyse her azınlığın kendi dilinde öğretim yapan okulları vardı. Türkler için son dönemde açılan ilk, orta ve lise düzeyinde modern okullar ve irtica yuvası medreseler... Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği Yasası) bu keşmekeşe son verdi, medreseler kapatıldı, yabancı dilde öğretim yapan okullar özel statüye bağlandı. R.T. Erdoğan'ın kapatılmasına ağıt yaktığı medreseler "okul" bile değildi.

"Bütün okulların Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde toplanması işlemi"ne indirgemek yasayı anlamamak olur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun amacı ve kapsamı Cumhuriyetin bütün okullarını laikleştirmek ve öğretimde laik bir müfredat programı uygulamaktır. "Tevhid" ya da "birleştirme" budur. İdeolojik ve pedagojik bir girişimdir. İdari müdahale, ikinci derecede ve geçicidir.

2 Mart 1926 tarihinde kabul edilen "Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun", Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun ilkelerinin ışığı altında eğitim hizmetlerini düzenlemiştir. Devletin izni olmadan hiçbir okulun açılamayacağını öngören bu kanun aynı zamanda çağdışı derslerin okul müfredat programlarından kaldırılmasını da sağlamıştır.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu eğitim öğretimdeki "medrese" ve "okul" ikiliğine son verdiği gibi, eğitim öğretimin içeriğini laikleştirmeyi amaçlamıştır. Bütün okulların MEB'e bağlanması, eğitim ve öğretimin biçim ve içeriğinin adı geçen bakanlık tarafından saptanması anlamına gelir. Ancak günümüzde, MEB'in bu görev ve sorumluluklarını yerine getirdiğini ileri sürmek mümkün değil.