Uyanık, açıkgöz, kurnaz

Ülker İnce ablanız çalışma masama bir kâğıt bırakmış. Üzerinde şunlar yazıyor:

TELE1'de bir programda Yılmaz Polat'a sordular, Trump'ın Erdoğan için söylediği sözler Amerika'da nasıl yorumlandı, diye. O da "Valla çok zor bir soru sordunuz, Amerika'da o sözleri insanlar nasıl yorumlayacağını bilemedi" dedi.

Bilemediler çünkü Trump, Erdoğan'a "akıllı, zeki" demek isteseydi Amerikalılar onun "intelligent" (intelicınt ya da "wise" (wayz) sözcüğünü seçmesi gerektiğini biliyorlar. Seçmediğine göre başka bir şey demek istediği için seçmediğini düşünüyorlar.

"Smart" sözcüğünü "akıllı, zeki" anlamları dışındaki anlamları için seçmiş olmalı diyorlar.

Pekiyi, "akıllı, zeki" anlamları dışındaki anlamları nedir sözcüğün: "uyanık, açıkgöz, kurnaz, anasının gözü."

Ülker Hanım işe karışmakla haklı. Dangıl dungul Trump'ın böylesine bir dil bilincine sahip olması şaşırttı beni. Söz konusu kişi hakkında tam anlamıyla olumlu düşünseydi, onun gerçekten "zeki" ve "akıllı" olduğuna inansaydı düpedüz "intelligent" sıfatını kullanırdı ama kullanmıyor. "Smart" (uyanık, açıkgöz, kurnaz) kılçığını atıyor. Toplam olarak o kişi "zeki, akıllı, uyanık, açıkgöz, anasının gözü ve kurnaz". Beğen beğen al.

Bu "smart" kişinin beş büyük hedefini bilginize sunarım:

1- Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür:

Türkiye'nin yetenekleri ve moral gücü öylesine büyüktür ki orta sıkletteyken ağır sıklette dövüşebilir anlamındadır. Ancak bu inanç kof ise yandın ki nasıl yandın! Türkiye'nin yüzölçümü kuruluşundan bu yana aynıdır. Sadece bağımsız Hatay Cumhuriyeti meclisinin aldığı kararla 1938 yılında Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldı. Ülkelerin yüzölçümü uluslararası hukuka göre belirlenmiştir. Bu yüzölçümü kendi kendine bir hayvan ya da bitki gibi büyümez. Ancak sahipsiz bir toprak eklenirse büyür. Bir de barış ya da savaş yoluyla başkasına ait toprakların eklenmesiyle.

2- Türkiye mukadderatından kaçamaz:

-Türkiye'nin yazgısı (kaderi), R.T. Erdoğan'a göre fütühat yapmakmış. (Ben buna kuşkusuz katılmıyorum.) Konu özelinde Türkiye'nin komşu topraklarının bir bölümüne katmak imiş! İyi de "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesinin suyu mu çıktı.

3- Ufkumuzu 782 bin kilometrekare ile sınırlandıramayız:

İyi de Kanada'ya, Kamçatka yarımadasına, Vanuatu'ya, Solomon Adalarına saldırarak toprak kazanamayız. Kazansak bile anavatana eklenmez bu sınırötesi topraklar. Bu nedenle sınırdaş ülkelerden toprak kazanmalıyız. Bu durumda Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Azerbaycan, İran, Irak ve Suriye kalıyor. Bu ülkeler arasında sadece Suriye elverişli ve uygun. Demek ki en azından Halep ve çevresi ilhak edilecek. Suriye'nin tamamının ilhakına izin vermezler.

4- Millet olarak tarihin bize yüklediği misyonu yüklenmeliyiz:

R.T. Erdoğan'a göre tarih böyle bir görev vermiş kendisine. Tarih kendisinin dayısı ya da kirvesi olabilir ama siyasette bağımsız, bağlantısız bir tarih yoktur. Tarih, yöneticilerin yaptıkları ve yapmadıklarıdır. Tarih bize "Dölek dur!", "Otur oturduğun yerde!" diyor. Ancak bunu Dede Korkut'un diliyle söylüyor.