Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal'ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet1 adlı kitabından aynen aktararak "Eski Türklerde din (1, 2)" başlığıyla yayımlamıştım.

Bugün okuyacağınız yazı kitabın sonunda (s. 83) "Son söz" olarak yer alıyor:

[Türk devletinin laikleşmesi demek, Türklüğün birkaç yüzyıldan beri kendisini gerilemeye sürükleyen neden ve etmenlerden kurtulması, bundan sonra yaşamını bugünkü insanlığın gelişme düzeyine uygun, akla dayalı, bilimsel esaslara göre düzenleyebilmesi demektir. Verimli olacağından asla kuşku duymadığımız bu fikirsel, toplumsal ve hukuki inkılap, milletimizin hızlı bir ilerlemeyle, gelişmekte olan Batı milletleri arasında yer alması ve bu konumu onurla koruyabilmesi dönemidir.

On beş yıllık kısa bir süre içinde, bağnaz din ulemasının etki ve nüfuzu altında bulunan teokratik bir devletten, demokratik ve laik bir devlet yaratmak, Türklük için büyük bir başarıdır. Bu başarının pek çok etmeni vardır: Batı kültürünün bütün aydınlara etkisi, Tanzimat dönemi akımları, özgürlük sevdalısı şair ve yazarlar ve daha nice başka etmen.

Ancak bütün bu etmenler arasında en önemlisi, büyük inkılabın hızlı bir biçimde yapılabilmesini sağlayan öğe, Cumhuriyet devrinde devletimizin başında Türkün uygarlık ve kültürünü her alanda çağdaş milletlerin düzeyine çıkarmaya azmetmiş iki büyük tarihi kişinin, ebedi önderimiz Atatürk ile bugünkü milli şefimiz İsmet İnönü'nün bulunması olmuştur. Bu büyük inkılap, bu iki şahsiyetin büyük devlet adamlarına özgü yüksek görüşle milletin gerçek çıkarlarını saptayabilmeleri, uygar geleceğimizi sağlamak için gerekli saydıkları inkılapları yapmakta hiç tereddüt göstermemeleri ve özellikle bağnazlıktan kurtulmuş, milli dine sadık oldukları kadar, bütün diğer dinlere karşı da hoşgörülü olmaları, yani laik bir zihniyete sahip bulunmaları sonucunda mümkün olmuştur. Onun için bugün olduğu gibi, gelecekte de fikirsel, toplumsal ve hukuki bakımdan yükselmemize geniş yol açmış olan laiklik inkılabından söz edildiği zaman, bu liderlerin adları sonsuza kadar saygı ve minnettarlıkla anılacaktır.]