Milli irade safsatası (2)

"Milli irade safsatası"nın birincisi ne zaman yayımlandı diye boşuna kafa yormayın, bundan 22 yıl önce 1 Aralık 2002 günü Hürriyet Pazar'da yayımlandı. TİP Hatay milletvekili olup mapus damında esir tutulan Can Atalay'ın milletvekilliğini kaldıranın TBMM'de mukim "milli irade" olduğunu duyunca onun ne türlü ebegümeci olduğunu anlatan eski yazım aklıma geldi:

... İlkin şu "milli irade"yi Türkçe sözlüklerde, ansiklopedilerde bir arayalım, daha sonra yabancı dillere bakarız.

"Milli irade"nin karşılığı "milli"de de var, "irade"de de.

"Milli"deki tanım söyle: "Bir halkın tümünün veya büyük bölümünün duygularını, eğilimlerini yansıtan, onların onayına dayanan irade."

"İrade"deki tanım da şöyle: "İradei milliye: Milli irade, milletin isteği, arzusu."

Bizdeki gibi ağızlara sakız olmasa da "milli irade"nin Fransızcası şöyle: "La Volonte nationale." 1789 Büyük Fransız Devrimi'nden sonra kullanılmaya başlanmış ve devrimin gerekçesi olarak gösterilmiş. Daha sonra, iktidarı zorla ele geçirip Cumhuriyeti yıkan Louis Napoleon kendisini "Tanrı'nın ve milletin iradesi ile Fransızların imparatoru" (Empereur des Français par grâce de Dieu et volonte nationale) ilan etmiş. Görüldüğü gibi Fransızlar bu kavramı bizdeki anlamında kullanmıyorlar. Ayrıca 19. yüzyılın dinci felsefecileri ve metafizikçileri "bireysel bilinç"i kapsayan "üst bilinç"i yani Tanrı'yı işaret etmek için kullanmışlar bu kavramı.

Bizim siyasetçilerin kullandığı anlamda milli irade, bireysel iradelerin üzerinde ve onlardan bağımsız ve onları içeren bir iradeyi işaret ediyor. Bu irade herhangi bir ulusun, milletin iradesi olamaz. Tek tek bireylerin iradelerini ancak Tanrı iradesi içerir. Bu işin metafizik yanı.

Siyasal bağlama gelelim: Milli irade eğer, politikacıların dediği gibi, TBMM'de tecelli ediyorsa tek parçalı, yekpare bir milli irade olamaz. Meclis'teki milli irade parçalı ve yüzdelerle ifade ediliyor. Daha açık söylemek gerekirse, milli iradeninin yüzde 34.27'sini AKP ve yüzde 0.19'unu ise TKP temsil etmektedir. Ama TKP'nin payı ne kadar küçük olursa olsun, herhangi parti onun temsil ettiği milli iradeye sahip çıkamaz. (...) AKP sadece birinci partidir ve varsayılan milli iradenin tümüne sahip değildir.

Dobra konuşmak gerekirse: "Milli irade" kavramını, "İhtilal" ve "zorbalık" rejimlerinin dayanağı olduğu için, demokratik ülkelerde seçim sonuçları bağlamında kullanmak çok yanlış. Ama bizim politikacılar ve kimi basın mensubu bu yanlışlığın farkında bile değiller.

Bir seçim yapılmış ve bu seçimi AKP kazanmıştır (...) AKP'nin kazandığı seçime bütün taraflar saygı göstermek zorundadır. Ama seçimin sonuçlarını, metafizik, hatta dinsel bir tanımlama ile "milli iradenin tecellisi" olarak ilan etmenin hiçbir saygın yanı yoktur. Bu, safsata olur!