Emriniz olur!
Kuruluşundan bu yana Cumhuriyete karşı olan birtakım zibidi vardır. Sık sık başlarını kaldırıp şu olsun, bu olmasın, anayasanın şu maddesi kaldırılsın, şu maddesine "Kürt varlığı" eklensin isterler. Bu aymazlardan biri de HÜDA PAR adlı bir teşkilattır.
Bunlar ne anayasa ne yasa ne de uluslararası kararları dinlerler. Dediğim dedik çaldığım düdük! Türkiye'de neyin olabileceğini, neyin olamayacağını anlamaları için "Türkiye'nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı" (Tekin Yayınları, 2015) adlı kitabımı okumalarını kaç kez tembih ettim. İçinde Kürtlük ve Kürtçülük tarihi, Türkiye'nin eşit yurttaşları olarak hakları ve görevleri var. Çocuklar "Dondurma isterim!" diye tepinirler.
Anayasamızın 42. maddesi: "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, devletin başta gelen ödevlerindendir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz" diyor!
Ama aralarından biri bu maddeyi eleştiriyor. 11 Şubat 2025 tarihli Cumhuriyet gazetesinden aktarıyorum: "Bu anayasa maddesini eleştiren, 'Dilimi konuşuyor, inancımı yaşıyorum' temalı panelin açılış konuşmasını yapan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Yahya Oğraş, anadil eğitiminin önündeki en büyük engelin anayasada, 'Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz' hükmünün bulunduğu madde olduğunu ileri sürdü. Oğraş, 'Bu maddenin değiştirebilmesi, siyasi parti ve paydaş unsurların harekete geçmesiyle mümkün. Milletin çöküşü dilini ortadan kaldırmayla başlar. Bir millete o milletin diliyle oynamaktan daha büyük suikast olamaz. Bu millete yani kendi halkımıza Cumhuriyetin ilanıyla birlikte en büyük suikast yapılmıştır' ifadelerini kullandı."
Bu zatın durumu kavraması için adını verdiğim kitabımın 23., 24. ve 25. sayfalarında yer alan "Kürtçe Eğitim" adlı yazımı okumasını şiddetle tavsiye ederim. O yazıda şu satırları okuyacaktır:
Avrupa Birliği'nin "Türkiye İçin Katılım Ortaklığı" metnini devlet de hükumet de vatandaş hazretleri de çok iyi anlamak zorundadır. Ne diyor söz konusu belge
"Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın bütün vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzere- kaldırılmalıdır." ("Ensure cultural diversity and guarantee cultural rights for all citizens irrespective of their origin. Any legal provisions preventing the enjoyment of these rights should be abolished, including in field of education.")
Görüldüğü gibi Avrupa Birliği, anayasanın 42. maddesinin kaldırılarak Kürtçenin eğitim öğretim dili olmasını istemiyor. Böyle olsaydı, kısa vadeli hedefler arasında yer alan "Türk vatandaşlarının kendi anadillerinde televizyon ve radyo yayını yapmalarını yasaklayan her türlü yasal hükmün kaldırılması" maddesinde olduğu gibi.