Devlet ve hükümet

28 Ocak 2025 Salı günü gecesi, üç elemanı gözaltına alınan Halk TV önünde toplanan halk "Hükümet istifa" diye nümayiş yaparken AKP hükümetinin bunu "devlete karşı ayaklanma" diye yorumlayıp polisi harekete geçirebileceğini düşündüm. Düşündüm çünkü bu hükümet Gezi Parkı gösterilerini yıllar sonra "devlet düzeni"ne karşı ayaklanma olarak kullanıyor. Artist ajansı yöneticisi Ayşe Barım, Gezi olaylarının düzenleyicilerinden olduğu iddiasıyla tutuklanmadı mı Ayşe Barım, "Devlet istifa" diye mi bağırdı acaba Bir ilk olurdu!

Hükümete karşı eleştiri haklarını kullanan halkın tepkisini saptırarak "devlet düzenine karşı ayaklanma" olarak yorumlayan Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan Gezi Parkı olayları hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in özür açıklamasına sosyal medya hesabından şöyle cevap vermiş:

"Birkaç ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyeti 1.4 milyar dolardır. Özür dilemesi gerekenler faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği, IMF borcumuzun kapandığı bir dönemde ülkemize milyarlarca dolar fatura çıkartanlardır. Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkemize1 karşı büyük bir komplo kurulmuştur. Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes Gezi olaylarının, birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır. Milleti ve milli iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz."

"Türkiye'ye milyarlarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açanlara şunu söylemek isterim: Evet, 11 sene sonra da olsa, çok geç de olsa bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve milli iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine bu hadisede asıl özeleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerilime, kargaşaya boğanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler Atatürk Kültür Merkezi'nin duvarlarını hakaret pankartlarıyla kirletenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir. Biz siyasetçiyiz."

Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir". Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

Göstericiler arasında "belediye otobüslerini ateşe verenler ve esnafın camını çerçevesini indirenler"den söz ediyor. Kaldı ki bu kişilerin o sırada AKP'nin ortağı olan Fetö'cüler olduğu iddia ve kabul edildi. En barışçıl protesto gösterilerinde bile fırsattan yararlanan "ajanlar" olabilir. Polis ya da jandarma bunları yakalar ve yargı cezalarını verir. "Milyarlarca dolar"a gelince yandaş kursağındadır!

Gezi olayları 28 Mayıs 2013 günü olmuş, yaşanmış, aradan 12 yıl geçmiş. Ben de o sırada aşka gelip "Tersine ya da Sapkın Ayetler"2 başlıklı şiirler yazmışım. Şimdi beni içeri mi atacaksınız